| kanıtın bulunmaması |
lacking any evidence |
kanıtın bulunmaması terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| borcunun bulunmaması |
debtless |
| önemli bir etkisinin bulunmaması |
finding of no significant impact |
| malzemelerin bulunmaması |
unavailability of materials |
| rızanın bulunmaması |
absence of consent |
| bilginin bulunmaması |
unavailability of information |
| gücün bulunmaması |
unavailability of power |
| aksine delil bulunmaması |
absence of evidence to the contrary |
| ticaret sırasında kullanma izninin bulunmaması |
not having his consent from using in the course of trade |
| kanunun bulunmaması |
absence of law |
| sözleşmeden doğan hükmün bulunmaması |
absence of contractual provision |
| ağır taşıma tesislerinin bulunmaması |
absence of heavy handling facilities |
| disiplin cezası, ceza davası bulunmaması veya |
that there are no disciplinary actions, criminal charges or |
| parçaların bulunmaması |
non-availability of parts |
| nesnel gerekçenin bulunmaması |
absence of objective justification |
| bilginin bulunmaması |
non-availability of information |
| suçlu bulunmaması |
finding of not guilty |
| buradaki hiçbir şeyin bulunmaması şartıyla |
provided that nothing herein contained |
| böyle bir ihbarın bulunmaması |
absence such notice |
| aksine açık hükümler bulunmaması |
absent express provisions to the contrary |
| temel hizmetlerin bulunmaması |
lacking basic services |
| aksine herhangi bir hüküm bulunmaması |
absence of any provisions to the contrary |
| herhangi bir hükmün bulunmaması |
the absence of any provision |
| gıdanın bulunmaması |
unavailability of food |
| yeterli kaynak bulunmaması |
lacking sufficient resources |
| yükümlülük bulunmaması |
absence of any obligation |
| kanıtın üzerine |
upon proof |
| kanıtın niteliği |
nature of evidence |
| senin kanıtın |
your evidence |
| daha fazla kanıtın ortasında |
amid further evidence |
| herhangi bir kanıtın duyulması |
hearing of any evidence |
| kanıtın amacı |
purpose of evidence |
| bu kanıtın sağlandığı ancak eklenemediği yerlerde |
where this evidence can be supplied but has not been include |
| mevcut kanıtın ağırlığı |
weight of available evidence |
| kanıtın kapsamı |
the extent of evidence |
| ilgili kanıtın |
of evidence relevant |
| hangi kanıtın var? |
what evidence do you have? |
| yazılı kanıtın alınmasından sonra. |
upon receipt of due written proof. |
| kanıtın üzerine yatacağı |
the proof whereof shall lie on him |
| kanıtın temeli |
basis of the evidence |
| kanıtın yok |
you have no evidence |
| kanıtın gösterilmesi üzerine |
upon demonstration of evidence |
| kanıtın denenmesi |
trial of the evidence |
| kanıtın odak noktası |
focus of the evidence |
| bu kanıtın sağlanmasını gerektirir |
requires that proof is provided |
| senin kanıtın olur |
it becomes your proof |
| kanıtın yoksa |
unless you have evidence |
| kanıtın bütünlüğü |
integrity of the evidence |
| kanıtın p olduğu yerlerde, tescilli bir ticari markayı dikkate almak |
to consider a registered trade mark as used where proof is p |
| kanıtın arttırılması |
increasing evidence from |
| bu kanıtın ışığı |
light of this evidence |