| hızlı bir şekilde yapılması gerekiyordu |
had to be done quickly |
hızlı bir şekilde yapılması gerekiyordu terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| bir toplantı yapılması gerekiyordu |
is supposed to have a meeting |
| yapılması gerekiyordu |
it had to be done |
| ne yapılması gerekiyordu |
what had to be done |
| yapılması gerekiyordu |
had to be made |
| yapılması gerekiyordu |
supposed to be done |
| yeniden yapılması gerekiyordu |
had to be redone |
| yapılması gerekiyordu |
was supposed to be held |
| değiş tokuş yapılması gerekiyordu |
supposed to be exchanged |
| yapılması gerekiyordu |
had to be performed |
| yapılması gerekiyordu |
was meant to be done |
| yapılması gerekiyordu |
was supposed to be performed |
| yapılması gerekiyordu |
it has had to be done |
| yapılması gerekiyordu |
was supposed to be done |
| yapılması gerekiyordu |
is supposed to undertake |
| uçuşların emniyetli bir şekilde yapılması |
safe conduct of flights |
| herhangi bir şekilde yapılması niyetinin diğer belirtileri |
other indication of intention to be made in any form other t |
| makul şekilde olması gerekiyordu |
reasonably be supposed |
| bu şekilde olmaması gerekiyordu |
it wasn't supposed to be this way |
| hızlı hızlı hızlı |
quick quick quick |
| hızlı daha hızlı en hızlı |
fast, faster, fastest |
| seçimlerin uygun şekilde yapılması |
proper conduct of elections |
| sözleşmenin doğru şekilde yapılması |
correct performance of the contract |
| işlerin doğru şekilde yapılması için |
for the proper conduct of work |
| belirli bir topluluk içinde oldukça hızlı bir şekilde zirveye çıkabilir. |
could peak fairly rapidly within a given community. |
| böyle bir olayı veya tehdidini hızlı ve güvenli bir şekilde sonlandırmak |
terminate rapidly and safely such incident or threat thereof |
| hızlı bir şekilde bir araya geldi |
has come together quickly |
| bu sözleşmenin herhangi bir hükmünün herhangi bir mahkeme tarafından yapılması halinde |
if any provision of this contract is held by any court |
| bir şeyler olması gerekiyordu |
somethings are meant to be |
| bir yol bulmam gerekiyordu |
i needed to find a way |
| bir şey olması gerekiyordu |
it is meant to be something |
| ortak bir çaba gerekiyordu |
a joint effort was needed to |
| bir şey yapması gerekiyordu |
supposed to do something |
| bir şey yapmam gerekiyordu |
i was meaning to do something |
| bir değişiklik gerekiyordu |
supposed a change |
| bir gelişme olması gerekiyordu |
was meant to be an improvement |
| bir şekilde veya başka bir şekilde |
in some way or another |
| bir şekilde veya başka bir şekilde |
in a way or another |
| herhangi bir şekilde veya herhangi bir şekilde çoğaltılır |
reproduced in any form or by any means |
| bir şekilde veya başka bir şekilde taahhüt etmek |
commit one way or another |
| bir şekilde, bir şekilde, |
somehow, in some way, |
| herhangi bir şekilde veya herhangi bir şekilde, |
in any manner or by any means whatsoever, |
| bir şekilde, bir şekilde |
somehow, some way |
| bir şekilde makul bir şekilde inanırlar. |
in a manner they reasonably believes |
| herhangi bir şekilde ve herhangi bir şekilde kullanmak |
on any terms whatsoever and to use any means |
| bir şekilde veya başka bir şekilde |
in one fashion or another |
| hızlı bir şekilde |
quickly |
| daha hızlı bir şekilde |
more quickly |
| çok hızlı bir şekilde |
so quickly |
| hızlı bir şekilde |
at a fast pace |
| hızlı bir şekilde |
at a rapid pace |