| fark edene kadar |
until we realized |
fark edene kadar terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| elde edene kadar |
until getting |
| elde edene kadar |
until obtain |
| elde edene kadar |
until obtaining |
| takip edene kadar |
until the following |
| stok devam edene kadar |
until stock lasts |
| itiraf edene kadar |
until they confess |
| karlı bir doku elde edene kadar yumurtayı çırpın. |
whip the egg until it has a snowy texture |
| talep edene kadar gitmek |
go as far as to demand |
| kabul edene kadar |
far as admit |
| kabul edene kadar |
until he agreed |
| nüfuz edene kadar |
until it permeated |
| bir hamur elde edene kadar |
until obtaining a dough |
| taraflar kabul edene kadar |
until the parties agree |
| hareket edene kadar |
until you move |
| isabet edene kadar |
until hitting |
| teslim edene kadar |
until they handed over |
| istediklerini elde edene kadar |
until they get what they want |
| temas edene kadar |
until you contact |
| temyiz edene |
upon the appellant |
| iflas edene iflas eder |
becomes bankrupt o insolvent |
| darbe kütlesini yüzeye temas edene ve |
lower the impact mass until it contacts the surface and set |
| fark-içinde-fark |
difference-in-difference |
| ne kadar fark |
how much notice |
| ne kadar fark |
how much of a difference |
| fark yaratmayacak kadar yakın |
as near as makes no difference |
| ne kadar fark |
how much difference |
| aradaki fark kadar |
to the extent of the difference |
| ne kadar yorgun olduğumu fark ettim |
i realized how tired i was |
| ne kadar fark edebilirler |
how much of a difference they can |
| ne kadar büyük bir fark |
how big a difference |
| ne kadar uzak olduğunu fark et |
realize how far |
| hiç ne kadar zor olduğunu fark ettin mi |
have you ever noticed how hard |
| ne kadar benzer olduğunu fark et |
realize how similar |
| fark kadar değil |
there isn't as much difference |
| ne kadar az olduğunu fark et |
realise how little |
| ne kadar büyürlersa o kadar sert düşer. |
bigger they come, the harder they fall, the |
| ne kadar çabuk o kadar iyi |
sooner the better, the |
| ne kadar büyük gelirlerse o kadar sert düşer |
the bigger they come, the harder they fall |
| kadar kadar |
up until |
| ne kadar erken o kadar iyi |
the sooner the better |
| ne kadar erken o kadar iyi |
the earlier the better |
| ne kadar uzunsa o kadar iyi |
the longer the better |
| ne kadar az o kadar iyi |
the less the better |
| ne kadar az olursa o kadar iyi |
the fewer the better |
| ne kadar kısa olursa o kadar iyi |
the shorter the better |
| ne kadar basitse o kadar iyi |
the simpler the better |
| ne kadar yakınsa o kadar iyi |
the closer the better |
| ne kadar ya da ne kadar az |
how much or how little |
| ne kadar çok bilirsen o kadar iyi |
the more you know the better |
| ne kadar az olursa o kadar iyi |
the less said the better |