| yaptıkları işlemlerden sorumlu olmak |
made accountable for their actions |
yaptıkları işlemlerden sorumlu olmak terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| işlemlerden sorumlu |
in charge of operations |
| yapılan işlemlerden sorumlu değildir |
is not responsible for for actions taken |
| işlemlerden |
from the transactions |
| daha sonraki işlemlerden |
from further processing |
| işlemlerden sonra |
after the proceedings |
| borsa dışı işlemlerden elde edilen gelir |
revenue from non-exchange transactions |
| yaptığımız tüm işlemlerden |
of all actions that we undertake |
| yapılan işlemlerden siz sorumlusunuz |
you will be responsible for any transactions made |
| zorlu işlemlerden |
from rough handling |
| idari işlemlerden adli temyiz |
judicial appeal from administrative procedures |
| bu tür işlemlerden ödün vermek |
compromise any such proceedings |
| gelişmiş işlemlerden geçmek |
undergo advanced processes |
| ticari işlemlerden krediler |
credits from commercial operations |
| yasal işlemlerden kaynaklanan |
resulting from legal procedures |
| işlemlerden kaynaklanan |
resulting from transactions |
| elden çıkarmalar ve diğer işlemlerden kaynaklanan değer düşüklüğü ve zararları |
impairments and losses income on disposals and other |
| ön yasal işlemlerden sonra |
after the preliminary legal steps |
| işlemlerden kaçınma |
avoidance of transactions |
| düzeltici işlemlerden sonra |
after corrective actions |
| işlemlerden doğan |
arise from transactions |
| işlemlerden doğar |
arises from transactions |
| tıbbi işlemlerden |
from medical procedures |
| somut işlemlerden dolayı |
of due process embodied |
| yasal işlemlerden dokunulmazlık |
immunity from legal proceedings |
| sorumlu veya sorumlu olmak |
be responsible or liable |
| sorumlu veya sorumlu olmak |
be responsible or liable for |
| sorumlu ve sorumlu olmak |
be responsible and liable |
| yaptıkları gibi |
as they do |
| yaptıkları gibi |
as they did |
| yaptıkları |
that they do |
| yaptıkları gibi |
as they make |
| yaptıkları gibi |
as they engage |
| onların yaptıkları |
what they did was |
| onların yaptıkları |
the way they do |
| yaptıkları iş |
the work they do |
| yaptıkları işlerle |
through their work |
| onların yaptıkları |
their so doing |
| yaptıkları gibi |
as they pretend |
| yaptıkları iş |
work they undertake |
| iş yaptıkları |
in which they do business |
| bütün yaptıkları |
all she ever did |
| yaptıkları gibi |
in the way they do |
| yaptıkları kullanımı |
the use they make of |
| yaptıkları eylemler |
actions they take |
| sözler ve yaptıkları |
the sayings and doings of |
| nasıl yaptıkları |
how they have done |
| daha önce yaptıkları gibi |
as they did before |
| yaptıkları fark |
difference they make |
| yaptıkları işte en iyisi |
the best at what they do |
| iş yaptıkları gibi |
way they did business |