örnek verilerle

örnek verilerle teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
örnek verilerle with sample data

örnek verilerle terimi için benzer kelimeler ve anlamları
verilerle oynama manipulate data
eksik verilerle ilgilenmek dealing with missing data
verilerle dolu filled with data
eksik verilerle with missing data
verilerle birlikte along with data
mevcut verilerle with available data
size verilen verilerle with the data provided to you hereunder
gerekli verilerle with data required
verilerle dolu are filled with data
sağlanan verilerle with data supplied
hassas verilerle çalışmak working with sensitive data
bu kişiler ihtiyaç duydukları verilerle sınırlı olacaktır. these persons shall be limited to the data they need
güvenilir verilerle desteklenir supported by reliable data
güncel verilerle with current data
gerçek verilerle with real data
teknik verilerle ilgili regarding technical data
ip adresinizi tutulan diğer verilerle ilişkilendirmeyecektir will not associate your ip address with any other data held
yeni verilerle with new data
google tarafından tutulan diğer verilerle with any other data held by google
verilerle ilgili meta veri verileri metadata data about data
verilerle ilgili regarding data from
verilerle ilgili olarak as regards data
verilerle ilgili related with data
farklı verilerle with different data
kişisel verilerle bağlantılı olmak being linked with personal data
toplanan verilerle with data collected
verilerle çalışmak working with data
günlük verilerle with daily data
ölçülen verilerle with measured data
bir örnek d & # 039; örnek a titre d'exemple
örnek örnek exemplary example
örnek örnek example sample
örnek bir örnek a model example
örnek sondası ve örnek hattı sample probe and sample line
bir örnek a-sample
karşı örnek counter-instance
iyi örnek olan edifying
örnek example
çalışmaya örnek exampling
örnek exemplar
örnek olarak exemplarily
örnek exemplary
örnek hasar exemplary damages
örnek causa exempli causa
örnek vermek exempli gratia
örnek exemplification
örnek teşkil eden exemplificative
örnek instance
örnek olmak make an example of
eşleşen örnek matched sample