örnek teşkil eden

örnek teşkil eden teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
örnek teşkil eden exemplificative

örnek teşkil eden terimi için benzer kelimeler ve anlamları
sonuçta ortaya çıkan veya örnek teşkil eden zararlar consequential or exemplary damages
teşkil etmek veya teşkil etmek olarak yorumlanmak constitute or be construed as constituting
örnek teşkil eder serves as an example
örnek teşkil etmek serve as an example
örnek teşkil etmek serve as example
örnek teşkil ediyoruz we lead by example
örnek teşkil edebilir can serve as an example
örnek teşkil eder it serves as an example
örnek teşkil ediyor she leads by example
örnek teşkil eder serves as an illustration
örnek teşkil etmek pose an example
bu kötü bir örnek teşkil ediyor this sets a bad example
örnek teşkil etmek committed to an exemplary
hiçbir feragat devam eden bir feragat teşkil etmez nor shall any waiver constitute a continuing waiver
engel teşkil eden posing barriers
temel teşkil eden sorun issue underpinning
potansiyel teşkil eden that pose a potential
teşkil eden anlaşma the agreement constituting
suç teşkil eden kanun act which constituted an offence
m tarafından cezalandırılabilecek bir suç teşkil eden davranış anlamına gelir. shall mean conduct constituting an offence punishable by a m
talep eden, vaat eden veya kabul eden çalışanlar employees who demand, obtain promises of, or accept
bir örnek d & # 039; örnek a titre d'exemple
örnek örnek exemplary example
örnek örnek example sample
örnek bir örnek a model example
örnek sondası ve örnek hattı sample probe and sample line
teşkil constituted
bir sorun teşkil etmek pose a problem
risk teşkil etmek pose risks
risk teşkil ediyor poses a risk
teşkil edeceği kabul edilir shall be deemed to constitute
problem teşkil etmek pose problems
zorluk teşkil ediyor poses a challenge
teşkil ettiği kabul edildi deemed to constitute
tehdit teşkil etmek pose threat
problem teşkil ediyor poses a problem
zorluklar teşkil etmektedir poses challenges
teşkil edebilir may constitute
bir feragat teşkil etmez shall not constitute a waiver
aynı sözleşmeyi teşkil eder constitute one and the same agreement
zorluk teşkil etmek pose difficulties
tehdit teşkil etmek posing a threat
teşkil etmek sayılır be deemed to constitute
problem teşkil eder poses problems
risk teşkil eder poses risks
suç teşkil etmek constitute a criminal offence
bir ve aynı aracı teşkil eder shall constitute one and the same instrument
yasal tavsiye teşkil etmez does not constitute legal advice
bir onay teşkil etmez does not constitute an endorsement
ihlal teşkil etmek constitute a violation