bir arada bulunma anlaşmasına rağmen

bir arada bulunma anlaşmasına rağmen teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir arada bulunma anlaşmasına rağmen despite the coexistence agreement

bir arada bulunma anlaşmasına rağmen terimi için benzer kelimeler ve anlamları
bir arada bulunma seviyeleri levels of coexistence
dünya çapında bir arada bulunma sözleşmesi worldwide coexistence agreement
hepsi bir arada hepsi bir arada üretim all-in-all-out production
arada bulunma coexistence between
girişim anlaşmasına katılmak join venture agreement
işletme anlaşmasına katıl join operating agreement
hükümetten hükümet anlaşmasına government to government agreement
müzakere anlaşmasına en iyi alternatif best alternative to a negotiated agreement
ticaret anlaşmasına teknik engel technical barrier to trade agreement
anlaşmasına tabi subject to its agreement
kredi anlaşmasına uygun olarak in accordance with the credit agreement
hibe anlaşmasına katılmadan önce before their accession to the grant agreement
uzlaşma anlaşmasına varıldı settlement agreement reached
çerçeve anlaşmasına göre as per the framework agreement
nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasına imza atanlar signatories to the nuclear non-proliferation treaty
çerçeve anlaşmasına taraf olan parties to the framework agreement
uzlaşma anlaşmasına girdi enters the settlement agreement
tahkim anlaşmasına taraf olan the parties to an arbitration agreement
iş anlaşmasına girdim entered into a business arrangement
nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasına taraf devletler state parties to the nuclear non-proliferation treaty
hissedarlar anlaşmasına taraf party to the shareholders agreement
avrupa ekonomik bölgesi anlaşmasına imza attı. signatories to the agreement on the european economic area.
partinin anlaşmasına tabi subject to the party's agreement
buna rağmen ve rağmen even so and despite
buna rağmen, buna rağmen nevertheless, despite that
herhangi bir iddiada bulunma file any claim
herhangi bir beyanda bulunma veya garanti vermeme not make any representations or warranties
herhangi bir iddiada bulunma asserting any claim
herhangi bir girişimde bulunma any attempt to assign
taşıyıcıya bir tazminat talebinde bulunma file a damage claim with the carrier.
rehin veya başka bir teklifte bulunma pledge or make other disposition
bir hak talebinde bulunma entitled to a claim
herhangi bir iddiada bulunma agree that any claim
veya benzer bir talepte bulunma or any other form of similar solicitation
bir öneride bulunma don't give a advice
etkili bir yasal yolun bulunma olasılığı the possibility of an effective legal remedy
yasal bir avukat bulunma hakkı right to have a legal counsel present
herhangi bir yeni bulguyla geri bildirimde bulunma report back with any new findings
ve bu tür herhangi bir girişimde bulunma and any such attempted assignment
herhangi bir iddia ya da eylemde bulunma amacıyla for the purpose of litigating any such claim or action
mülkiyete neden olabilecek olası bir tehlikeye atıfta bulunma d reference to a possible danger that may result in property d
herhangi bir iddiada bulunma, dava sebebi assert any claim, cause of action
herhangi bir sipariş altında başvuruda bulunma purports to apply under any order
herhangi bir girişimde bulunma veya aktarma any attempted assignment or transfer
bir şeyleri bir arada tutmak held things together
birlikte dua eden bir aile bir arada kalıyor a family that prays together stays together
toplumları bir arada tutan bir yapıştırıcı a glue that holds societies together
gevşek bir şekilde bir arada loosely held together
bol bulunma commonness
her yerde bulunma immanence