| kalmaktan daha |
than stay in |
kalmaktan daha terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| kalmaktan daha iyi |
better off staying |
| geç kalmaktan daha iyi |
better late than |
| kalmaktan kurtulma |
relief from stay |
| bu gibi sınırlamalara bağlı kalmaktan sorumlusunuz. |
you are responsible for adhering to such limitations if you |
| ışınlara maruz kalmaktan kaçının |
avoid exposure to beam |
| güneşe maruz kalmaktan kaçının |
avoid sun exposure |
| maruz kalmaktan korumak |
protect from exposure |
| maruz kalmaktan kaçının |
avoid exposing |
| mecbur kalmaktan mutluydu |
was happy to oblige |
| cezasız kalmaktan kaçmak |
to escape with impunity |
| görevde kalmaktan vazgeçecek |
shall cease to hold office |
| mecbur kalmaktan mutlu olurum |
i'd be happy to oblige |
| güneş ışığına maruz kalmaktan kaçının |
avoid exposure to sunlight |
| uzun süre maruz kalmaktan kaçının |
avoid prolonged exposure |
| maruz kalmaktan uzak |
away from exposure |
| kalmaktan vazgeç |
ceases to remain |
| formda kalmaktan zevk |
enjoy keeping fit |
| mecbur kalmaktan çok mutluydu |
was only too happy to oblige |
| toza maruz kalmaktan kaçının |
avoid exposure to dust |
| hamile kalmaktan |
from getting pregnant |
| güneşe doğrudan maruz kalmaktan uzakta |
away from direct exposure to the sun |
| gebe kalmaktan sorumlu |
responsible for conceiving |
| aşırı maruz kalmaktan kaçının |
avoid overexposure |
| bağlantıda kalmaktan memnun |
glad to keep in touch |
| kalmaktan dolayı |
due to staying |
| güneş ışığına doğrudan maruz kalmaktan kaçının |
avoid direct exposure to sunlight |
| zorunda kalmaktan kaçınmak istiyorum |
want to avoid having to |
| uzun süre kalmaktan kaçının |
avoid prolonged |
| geç kalmaktan dolayı |
due out late |
| gebe kalmaktan |
from conceiving |
| hastalıklara maruz kalmaktan |
from exposure to diseases |
| zorunda kalmaktan kurtardı |
saved from having to |
| kalmaktan zevk alırdım |
i would enjoy staying |
| sıkışıp kalmaktan kaçının |
avoid getting stuck |
| bağlı kalmaktan sorumlu |
responsible for adhering to |
| maruz kalmaktan kaçının |
avoid being exposed |
| zorunda kalmaktan utanıyorum |
i am ashamed at having to |
| ışığa maruz kalmaktan korunan |
protected from exposure to light |
| hayatta kalmaktan mutlu |
happy to survived |
| bekar kalmaktan kaçınmak |
avoiding a single |
| hayatta kalmaktan |
from surviving |
| uzun süreli kalmaktan kaçının |
avoid protracted |
| güvenmek zorunda kalmaktan çok |
than having to rely on |
| kalmaktan zevk aldım |
i enjoyed staying |
| daha sert, daha iyi, daha hızlı, daha güçlü |
harder better faster stronger |
| daha hızlı daha yüksek daha güçlü |
faster, higher, stronger |
| daha daha daha |
more more more |
| daha fazlasını yapmak, daha iyisini yapmak ve daha ileriye ulaşmak |
doing more, doing better and reaching further |
| daha büyük daha iyi daha hızlı |
bigger better faster |
| daha az söylemek ve daha fazlasını yapmak daha iyidir |
it is better to say less and to do more |