| bir ifadeye yer vererek |
by lodging a statement of |
bir ifadeye yer vererek terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| herhangi bir ifadeye güvenmek |
rely on any statement |
| bir ifadeye hak kazanmak |
qualify a statement |
| herhangi bir ifadeye güvendi |
relied upon any statement |
| kullanılan tanımlar herhangi bir ifadeye işaret etmez |
the designations employed do not imply the expression of any |
| bir ifadeye katılıyorum |
agree with a statement |
| herhangi bir ifadeye dayanarak |
relying upon any statement |
| bir ifadeye eklendi |
added in a statement |
| bir ifadeye katılmak |
to attend a deposition |
| bu sözleşmedeki herhangi bir ifadeye rağmen |
notwithstanding any statement in this agreement |
| bu ifadeye katılıyorum |
agree with this statement |
| ifadeye katılıyorum |
agree with the statement |
| ifadeye bakın |
see statement |
| ifadeye dayalı |
statement based |
| ifadeye gel |
come to expression |
| ifadeye göre |
as per statement |
| ifadeye katılıyorum veya katılmıyorum |
agree or disagree with the statement |
| bu ifadeye ekli |
attached to this affidavit |
| ifadeye izin ver |
allow expression |
| ifadeye izin veriliyorsa |
if the expression be allowed |
| ifadeye dahil |
included in the expression |
| yazılı ifadeye güvenmek |
rely on the written statement |
| aşağıdaki ifadeye karar verdiler |
agreed upon the following statement |
| bu ifadeye tamamen katılıyorum |
i completely agree with this statement |
| ekli ifadeye bakın |
see attached statement |
| aşağıdaki ifadeye göre |
by the following statement |
| ifadeye taşındı |
moved to express |
| bu ifadeye ekli |
is attached to this affidavit |
| ifadeye yol açar |
leads to the expression |
| ifadeye katıldı |
joins in expressing |
| ifadeye bak |
look at the statement |
| aşağıdaki ifadeye katılıyorum |
agree to the statement below |
| bu ifadeye katılıyorum |
agree this statement |
| ifadeye izin verir |
allows for expression |
| bu ifadeye uymak |
adhere to this statement |
| bize bir fırsat vererek bize bir iyilik yapıyor. |
he is doing us a favor by giving us an opportunity to do so. |
| bir karar vererek |
by passing a resolution |
| yazılı bir bildirim vererek |
by giving a written notification |
| bir inç vererek |
giving an inch |
| bir ay önceden haber vererek |
by giving one month's notice |
| yazılı bir bildirim vererek |
by giving a written notice |
| karşı ortak bir taahhüt vererek birlikte yükselmeliyiz |
we must rise together through collective commitment against |
| bir hesaba kredi vererek |
by crediting an account |
| bir sertifika vererek |
by issuing a certificate |
| bir uyarı vererek |
by giving a notice |
| yeni bir teklif vererek |
by offering a new |
| bir mektup vererek |
by issuing a letter |
| karşı tarafa yazılı bir fesih bildirimi vererek |
by giving the other party a written notice of termination |
| bana bir sürü vererek |
giving me many |
| pürüzsüz bir görünüm vererek |
giving it a smooth appearance |
| onlara bir c şekli vererek |
giving them a c shape |