fırsat olması halinde

fırsat olması halinde teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
fırsat olması halinde in case the opportunity

fırsat olması halinde terimi için benzer kelimeler ve anlamları
mümkün olması halinde in case it is possible
gerekli olması halinde in case of being necessary
gerekli olması halinde in case necessary
gerekli olması halinde in case required
küçük miktarlarda bile sızıntı olması halinde içme suyu tehlikesi danger to drinking water if even small quantities leak into
geçerli olması halinde geçerli olacaktır shall be valid only if
bir sigortacı yanlış bilgi olması halinde sigorta yardımlarını reddedebilir an insurer may deny insurance benefits if false information
uygulanabilir olması halinde, provided that, where practicable
gerekli olması halinde in case of being required
gerekli olması halinde in case of necessary
beyanın el yazısıyla yazılmış olması halinde, if the declaration is handwritten, it shall
gerekli olması halinde in case be required
herhangi bir sorunuz olması halinde lütfen bizimle irtibata geçiniz. in case of any queries please do not hesitate to contact
ihlalin olması halinde icra makamlarına bildirilir. will notify law enforcement officials if the violation is be
mümkün olması halinde in the event that it is possible
temas halinde olması amaçlanmıştır intended to be placed in contact
gerekli olması halinde in case of been necessary
olması veya olması muhtemeldir is or is likely to be
gelmek için fırsat olması having the opportunity to come
hepsi tek parça halinde all in one piece
su halinde aqueously
demetler halinde bunched
kombinezon halinde combinedly
özet halinde compendious
kendi halinde composedly
-e halinde bağ dative-bond
parçalar halinde fragmentary
çarpıntı halinde in a flutter
iyi ruh halinde in good spirits
bir parça halinde in one piece
statüko halinde in statu quo
hareket halinde in the act
uyum halinde in tune
uyku halinde lethargical
tek parça halinde massy
olmayan parçacık halinde non-particulate
rulo halinde on a roll
hareket halinde on the move
saplantı halinde one-track
parçacık halinde particulate
toz halinde pulverulent
tasfiye halinde bulunma receivership
seri halinde düzenlemek seriate
külçe halinde olan uncoined
cam halinde vitrescent
yapım halinde under construction
hareket halinde in motion
çiftler halinde çalışmak work in pairs
istişare halinde in consultation
takım halinde teamed up