facing special problems

facing special problems teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
facing special problems özel sorunlarla karşı karşıya

facing special problems terimi için benzer kelimeler ve anlamları
problems facing karşılaşılan sorunlar
facing problems sorunlarla karşılaşmak
is facing problems sorunlarla karşı karşıya
when facing problems sorunla karşılaştığında
problems we are facing karşılaştığımız sorunlar
facing big problems büyük sorunlarla karşı karşıya
the problems they are facing karşılaştıkları sorunlar
facing serious problems ciddi sorunlarla karşı karşıya
banks facing problems sorunlu bankalar
problems facing young people gençlerin karşılaştığı sorunlar
problems currently facing şu anda karşılaşılan sorunlar
facing any problems herhangi bir sorunla karşı karşıya
problems you are facing karşılaştığınız sorunlar
what problems are they facing ne gibi sorunlarla karşı karşıya
many problems facing karşılaşılan birçok sorun
we still facing problems hala sorunla karşı karşıyayız
facing legal problems yasal sorunlarla karşı karşıya
one of the problems facing karşılaşılan sorunlardan biri
pressing problems facing karşı karşıya kalınan problemler
is facing a lot of problems bir sürü sorunla karşı karşıya
problems facing venezuela venezuela'nın karşılaştığı sorunlar
problems facing humanity insanlığın karşılaştığı sorunlar
facing financial problems finansal sorunlarla karşı karşıya
the problems he facing karşılaştığı sorunlar
if problems problems occur eğer problemler ortaya çıkarsa
special problems özel problemler
special health problems özel sağlık problemleri
special problems arise özel problemler ortaya çıkıyor
no special problems özel sorun yok
special rapporteur and other special procedures özel raportör ve diğer özel prosedürler
customer-facing müşteri karşılama
facing karşı
facing tool bakan araç
customer facing müşteri karşılama
facing away uzağa bakacak şekilde
facing page bakan sayfa
is facing yüzleşmek
forward facing ileriye dönük
client facing müşteri karşı karşıya
front-facing ön taraftaki
facing down aşağı bakacak
rear facing arkaya bakan
facing forward ileriye dönük
facing each other birbirleriyle yüzleşmek
we are facing yüzleşiyoruz
are facing karşı karşıya
consumer-facing tüketici dönük
facing out dışa dönük
facing away from uzak
facing upwards yukarı bakacak şekilde