öngörülen süre

öngörülen süre teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
öngörülen süre prescribed time limit

öngörülen süre terimi için benzer kelimeler ve anlamları
öngörülen süre prescribed period
öngörülen süre prescribed period of time
öngörülen süre içerisinde within the prescribed period
öngörülen süre stipulated period
öngörülen süre stipulated time
öngörülen süre time prescribed
öngörülen süre içerisinde within the stipulated period
öngörülen süre projected duration
öngörülen süre içinde within the stipulated term
öngörülen süre içinde within the prescribed time
öngörülen süre period set forth
öngörülen süre içinde within the time prescribed
öngörülen süre içinde within a stipulated time
öngörülen süre time predicted
öngörülen süre içerisinde within the foreseen term
öngörülen süre içinde kanunları kabul etmemek failing to adopt, within the prescribed period, the laws
öngörülen süre stipulated time period
t öngörülen süre t the prescribed time
öngörülen süre predicted period
vadeye kadar öngörülen süre projected period to maturity
öngörülen süre period envisaged
öngörülen süre zarfında over a prescribed period
öngörülen süre period of time prescribed
öngörülen süre içerisinde devredilememek failure to transpose within the period prescribed
öngörülen maksimum süre prescribed maximum times
öngörülen süre içinde within stipulated time
öngörülen süre içinde within a stipulated period
öngörülen süre içerisinde within the time frame stipulated in
resmi olarak öngörülen süre statutorily prescribed period
öngörülen süre içerisinde within the prescribed time limit
öngörülen süre period of time stipulated
bir süre ve bir süre once and a while
süre, süre ile sınırlıdır is limited in duration to the duration
öngörülen envisioned
öngörülen foreseen
öngörülen aralık presphygmic interval
öngörülen pencere projected window
öngörülen stipulated
öngörülen provided for
kanunla öngörülen prescribed by law
öngörülen detaylar prescribed particulars
öngörülen birim kredi yöntemi projected unit credit method
öngörülen değer predicted value
öngörülen maliyet deemed cost
öngörülen büyüme projected growth
öngörülen tarih anticipated date
öngörülen satışlar projected sales
öngörülen tarih intended date
işbu sözleşmede öngörülen contemplated hereby
öngörülen ihlal anticipatory breach