| anlaşıldığı varsayılmaktadır |
are assumed to be understood |
anlaşıldığı varsayılmaktadır terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| varsayılmaktadır ki |
presumes that |
| olduğu varsayılmaktadır |
it is presupposed that |
| yatırımcının önemli bir etkisinin olduğu varsayılmaktadır |
it is presumed that the investor has significant influence |
| bu bölüm varsayılmaktadır |
this chapter assumes |
| kontrolün var olduğu varsayılmaktadır |
control is presumed to exist |
| ölçüleceği varsayılmaktadır |
are assumed to be measured |
| bu örnekte varsayılmaktadır |
this example assumes |
| bu yazıda olduğu varsayılmaktadır |
this article presumes that |
| bu anlaşmaların piyasa etkisinin olumsuz olduğu varsayılmaktadır. |
these agreements are presumed to have negative market effect |
| üzerinde anlaşıldığı gibi |
as agreed upon |
| anlaşıldığı gibi |
as understood |
| dan anlaşıldığı gibi |
as evident from |
| anlaşıldığı ve kabul edildiği |
it is understood and agreed that |
| anlaşıldığı gibi |
as pleaded |
| yaygın olarak anlaşıldığı gibi |
as commonly understood |
| anlaşıldığı gibi |
as it accords |
| anlaşıldığı ve kabul edildiği |
it being understood and agreed that |
| anlaşıldığı gibi |
as contracted |
| anlaşıldığı gibi |
as understood from |
| -den anlaşıldığı gibi |
as inferred from |
| anlaşıldığı zaman |
when it became clear that |
| bu terimin genel olarak anlaşıldığı gibi |
as that term is generally understood |
| şartlardan açıkça anlaşıldığı yer |
where it is clear from the circumstances |
| henüz çok az anlaşıldığı gibi |
as yet poorly understood |
| anlaşıldığı halde |
while it is understood that |
| yukarıda anlaşıldığı |
the above is understood |
| yaygın olarak anlaşıldığı gibi |
as it is commonly understood |
| nasıl anlaşıldığı |
understandings of how |
| terimin genel olarak anlaşıldığı gibi |
as the term is generally understood |
| anlaşıldığı |
that it is understood |
| anlaşıldığı kadarıyla |
as well understood |
| anlaşıldığı belirtiliyor |
is noted it being understood |
| geleneksel olarak anlaşıldığı gibi |
as traditionally understood |
| bu terimlerin yaygın olarak anlaşıldığı gibi |
as those terms are commonly understood |
| anlaşıldığı gibi |
as understood through |
| mevcut düzenlemelerin anlaşıldığı |
it is understood that the current arrangements |
| bunun anlaşıldığı |
that this has been understood |
| olağan şekilde anlaşıldığı gibi |
as ordinarily understood |
| daha fazla anlaşıldığı gibi |
as further construed |
| adli yardımın anlaşıldığı |
legal assistance is understood to be |
| bu terimin anlaşıldığı anlaşılıyor |
it is understood that the term |
| anlaşıldığı kadarıyla |
so as it turns out |
| en yaygın şekilde anlaşıldığı gibi |
as is most commonly understood |