| bulmak için bir şarttır |
is a condition for finding |
bulmak için bir şarttır terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| başarmak için bir ön şarttır |
is a prerequisite to achieving |
| gelişme için ön şarttır |
is a pre-requisite for development |
| ders bir ön şarttır |
course is a prerequisite |
| bir şarttır |
is a condition for |
| klima şarttır |
air conditioning is a must |
| şarttır |
are imperative for |
| internet şarttır |
internet is essential |
| bu hakkın kullanılması şarttır |
exercise of this right is conditioned |
| kurulması şarttır |
is contingent on establishing |
| ödülü kazanmak yerine getirilmesi şarttır |
winning a prize is contingent upon fulfilling |
| % 100 güvenlik şarttır |
100% safety is a must |
| bu şarttır |
it is imperative that you |
| hava şarttır |
air is a must |
| bir köpeği yenmek için bir sopa bulmak için |
to find a stick to beat a dog |
| için bir çözüm bulmak |
find a solution for |
| bir çözüm bulmak için |
in order to find a solution |
| için bir yer bulmak |
finding a location for |
| için bir yer bulmak |
find a place for |
| başka bir iş bulmak için |
to find another job |
| bir ürün bulmak için, lütfen aşağıdaki alana adını yazın |
to find a product, please type its name in the field below |
| için bir yol bulmak |
find a way for |
| bulmak için bir hazine |
a treasure to find |
| bunu bulmak için bir emir |
an order finding that |
| daha iyi bir iş bulmak için |
to get a better work |
| için bir eşleşme bulmak |
find a match for |
| bulmak için izin veren bir |
a which allows to find |
| iyi bir aday bulmak için |
to find a good candidate |
| bulmak için bir rehber |
a guide to find |
| bulmak için bir zaman |
a time to find |
| senin için bir yol bulmak |
find a way for you to |
| kanıt bulmak için fazla bir şeyimiz yok |
we have not far to go in search of proof |
| başka bir iş bulmak için |
to get another job |
| saklamak için bir yol bulmak |
finding a way to keep |
| yerel bir temsilci bulmak için |
to find a local representative |
| içinde bir iğne bulmak için |
to find a needle in a |
| meme kanseri için bir tedavi bulmak |
finding a cure for breast cancer |
| birlikte bulmak için bir hazine |
that are a treasure to find together |
| sadece bir şeyler bulmak için |
only to find something |
| bulmak için bir ihtiyaç |
a need to find |
| bulmak için bir yöntem önerdi |
proposed a method for finding |
| yakınınızdaki bir distribütörü bulmak için |
to find a distributor near you |
| bir dilim bulmak için |
to find a slice |
| bulmak için bir şans |
a chance to find |
| güvenilir bir kaynak bulmak için |
to find a reliable source |
| azaltmak için bir yol bulmak |
finding a way to reduce |
| ısmarlama bir çözüm bulmak için |
to find a tailor-made solution |
| bulmak için hoş bir sürpriz |
pleasantly surprised to find |
| bir cevap bulmak için |
to find an answer for |
| eklemek için bir yol bulmak |
find a way to include |
| uygun bir şey bulmak için |
to find something appropriate |