| çıkarlara öncelik verir |
prioritizes the interests |
çıkarlara öncelik verir terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| diğer tüm çıkarlara göre öncelik |
precedence over all other interests |
| en iyi çıkarlara hizmet etmek |
serve the best interests |
| çıkarlara hizmet etmek |
serving the interests |
| en iyi çıkarlara göre hareket etmek |
acting in the best interests |
| çıkarlara zararlı |
detrimental to the interests |
| en iyi çıkarlara hizmet eder |
serves the best interests |
| yerel çıkarlara |
of local interest |
| çıkarlara sağlanan |
provided in the interests |
| aksi takdirde en iyi çıkarlara |
otherwise in the best interests |
| çıkarlara halel getirmeksizin |
without prejudice to the interests |
| özel çıkarlara hizmet etmek |
serve private interests |
| en iyi çıkarlara karşı |
opposed to the best interests |
| çıkarlara duyarlılık |
sensitivity to the interests |
| milli çıkarlara karşı çıkmak |
go against national interest |
| çıkarlara ilişkin hükümler |
provisions regarding interests |
| en iyi çıkarlara odaklanmış |
focused on the best interests |
| çıkarlara göre haklı |
justified by interests |
| ortak çıkarlara aykırı |
are contrary to the common interest |
| çıkarlara karşı hareket etmek |
act against the interests |
| çıkarlara etkisi |
impact on interests |
| ulusal çıkarlara hizmet etmek |
to serve national interests |
| ticari çıkarlara göre |
by business interests |
| bu bilgilere ilişkin haklar edinen çıkarlara göre |
in interest that acquires rights to that information |
| çıkarlara elverişsiz |
unfavourable to the interests |
| ulusal çıkarlara hizmet eder |
serves the national interest |
| çıkarlara gelince |
as regards interests |
| çıkarlara hitap etmek |
cater for the interests |
| özel çıkarlara teslim edildi |
handed over to private interests |
| yerel çıkarlara sahip |
with local interests |
| eylem en iyi çıkarlara |
action is in the best interests |
| çıkarlara zararlıdır |
is detrimental to the interests |
| sadece çıkarlara hizmet etmek |
serving only the interests |
| ortak çıkarlara aykırı |
contrary to the common interest |
| çıkarlara zarar verme |
injury to interests |
| bu çıkarlara olacaktır |
this would be in the interests |
| farklı çıkarlara sahip olmak |
have divergent interests |
| çıkarlara saygı |
respect of the interests |
| çıkarlara göre |
with respect to interests |
| öncelik verir |
gives priority |
| öncelik verir |
gives primacy |
| yüksek öncelik verir |
gives high priority |
| öncelik verir |
gives top priority to |
| geçerli bir işi askıya alır ve seçilen işe öncelik verir f |
suspends a current job and gives the selected job priority f |
| yatırıma öncelik verir |
prioritizes investment |
| öncelik verir |
gives priority over |
| bir öncelik |
apriority |
| gezegensel öncelik |
planetary precession |
| öncelik |
precedence |
| öncelik |
primacy |
| öncelik |
prioritise |