bu durum geçerli olduğu sürece

bu durum geçerli olduğu sürece teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bu durum geçerli olduğu sürece so long as this situation prevails

bu durum geçerli olduğu sürece terimi için benzer kelimeler ve anlamları
geçerli olduğu sürece insofar as it applies
sürece sürece unless they involved
sürece dayanarak harekete geçmediğim sürece unless i have taken action in reliance on it
muafiyet geçerli olmadığı sürece unless exemption applies
geçerli olmadığı sürece unless it applies
bir istisna geçerli olmadığı sürece unless an exception applies
aşağıdakilerden biri geçerli olmadığı sürece unless one of the following applies
kural geçerli olmadığı sürece unless rule applies
özel istisnalar geçerli olmadığı sürece unless specific exceptions apply
geçerli bir omb göstermediği sürece bilgi toplama c a collection of information unless it displays a valid omb c
olduğu sürece as long as
olduğu sürece insofar as
söz konusu olduğu sürece as far as concerned
olduğu sürece as long as it is
olduğu sürece as long as there is
olduğu sürece just as long as
makul olarak uygulanabilir olduğu sürece so far as is reasonably practicable
ilgili olduğu sürece as far as it concerns
uygulanabilir olduğu sürece as far as is practicable
farkında olduğu sürece so far as is aware
uygulanabilir olduğu sürece so far as is practicable
uygulanabilir olduğu sürece as far as they are applicable
pratik olduğu sürece as far as is practical
ve olduğu sürece and insofar as
olduğu sürece as long as there are
mümkün olduğu sürece as long as it is possible
olduğu sürece so long as such
olduğu sürece as long with
uygulanabilir olduğu sürece insofar as practicable
olduğu sürece as long as such
söz konusu olduğu sürece so far as is concerned
ilgili olduğu sürece insofar as it concerns
söz konusu olduğu sürece as far as was concerned
olduğu sürece as long as it was
gerekli olduğu sürece as long as is necessary
olduğu sürece is as long as
uygulanabilir olduğu sürece as long as practicable
ilgili olduğu sürece as far as they are relevant
dahil olduğu sürece as far as included
uygulanabilir ve uygun olduğu sürece as far as practicable and appropriate
gerekli olduğu sürece so far as may be necessary
ilgili olduğu sürece insofar as it relates
mümkün olduğu sürece insofar as is possible
güvenli olduğu sürece as soon as it is safe to do so
yasal olarak mümkün olduğu sürece so far as is legally possible
herhangi biri olduğu sürece as long as anyone
olduğu sürece so long as there are
makul olduğu sürece so far as is reasonable
aksi olduğu sürece except as is otherwise
farkında olduğu sürece so far as aware