hafta süren oturum

hafta süren oturum teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
hafta süren oturum week-long session

hafta süren oturum terimi için benzer kelimeler ve anlamları
saatler süren oturum hours long session
oturum süren session lasting
oturum çerezleri yalnızca çevrimiçi oturum sırasında bulunur session cookies exist only during an online session
oturum öncesi, oturum içi pre-session, in-session
bir hafta süren a week long
iki hafta süren tatil fortnight's holiday
hafta süren mola week-long break
hafta süren etkinlik week long event
iki hafta süren fortnight-long
iki hafta süren two week long
hafta boyunca süren festival week-long festival
hafta boyunca süren toplantılar weeklong series of meetings
en az bir hafta süren bölüm episode lasting at least a week
bir hafta süren lasting a week
hafta süren ralli week-long rally
bir hafta süren lasting one week
birkaç hafta süren lasting a few weeks
birkaç hafta süren lasting several weeks
hafta süren konaklama week-long stay
hafta boyunca süren akademi the week long academy
12 hafta süren lasting for 12 weeks
bir hafta süren kutlama a week long celebration
hafta içi ve hafta içi week in and week out
bir hafta önce bu hafta a year ago this week
hafta içi ve hafta sonları weekdays and weekends
hafta içi ve hafta sonu weekday and weekend
üç hafta, bir hafta three weeks on, one week off
ertesi hafta ertesi hafta next week the following week
hafta içi ve hafta sonları on a weekdays and weekends
hafta sonları ve hafta içi on weekends and weekdays
on yıl süren decade-long
ölmek arasında süren dieing
süren lasted
etkisi hala süren geçmiş zaman present perfect
uzun süren protracted
hüküm süren reigning
yedi yıl süren septennial
altı yıl süren sexennial
görerek iz süren tazı sighthound
üç yüzyıl süren tercentennial
hüküm süren vailed
yirmi yıl süren vicennial
bir yıl süren yearlong
izini süren retracing
sonsuza dek süren aşk everlasting love
hüküm süren yüce reigned supreme
uzun süren varsayılan protracted default
uzun süren çatışma protracted conflict
hayat süren tedavi life-sustaining treatment
uzun süren kriz protracted crisis