bir işlev görür

bir işlev görür teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir işlev görür serves a function

bir işlev görür terimi için benzer kelimeler ve anlamları
bir mikro kozm olarak işlev görür acts as a microcosm
benzer bir işlev görür serves a similar function
fonlar bir gruplandırma kriteri olarak işlev görür funds serves as a grouping criteria
dahili ve harici olarak işlev görür function internally and externally
yardımcısı gibi işlev görür functions like a vice
bu işlev görür this functions as
buradaki iktidar veya imtiyaz, feragatname olarak işlev görür power or privilege hereunder, shall operate as a waiver
temel taşı olarak işlev görür function as a cornerstone
aynı şekilde işlev görür functions just as
platform olarak işlev görür functions as a platform
sürekli işlev görür function consistently
fabrika varsayılanına göre işlev görür functions to factory default
destekleyici substrat ve sabitleme yüzeyi olarak işlev görür which serves as supporting substrate and fixing surface
evrensel olarak işlev görür functions universally
işlev gören işlev function acting on
bir uyarı görevi görür serves as a warning
bir geçit işlevi görür serves as a gateway
bir uyarıcı görevi görür acts as a stimulus
bir geçit görevi görür acts as a gateway
gelişme için bir motor görevi görür acts as an engine for development
adam kaçıran bir fırsat görür ve bundan yararlanır. the kidnapper sees an opportunity and takes advantage of it.
bir adam görür sees a man
bir şey görür sees something
bir tüccar görevi görür acts as a trader
için teknik bir kaynak görevi görür acts as a technical resource for
için bir kaldıraç görevi görür acts as a lever for
bir geçiş görevi görür serves as a transition
bir tür işlevi görür functions as a type of
bir etkinleştirici görevi görür acts as an enabler
için bir engel görevi görür acts as a barrier for
yürürlükteki herhangi bir yasayı yerine getirmek için gerekli görür deems necessary to satisfy any applicable law
için bir merkez görevi görür acts as a hub for
suya dayanıklı bir pansuman görevi görür acts as a water-resistant dressing
bir anahtar olarak görür acts as a switch
bir serbest bırakma ve varsayım görevi görür shall serve as a release and assumption
işbaşına yeni gelen kimse iyi iş görür a new broom sweeps clean
görür görmez on sight
görür sees
görür he sees
uygun görür deem appropriate
gerekli görür deems necessary
o görür it deems
görür sees to it
biri görür one sees
onu görür deems it
bunu görür deems that
katalizör görevi görür acts as a catalyst
arayüz görevi görür acts as an interface
katalizör görevi görür serves as a catalyst
rol model görevi görür acts as a role model