bir geçit işlevi görür

bir geçit işlevi görür teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir geçit işlevi görür serves as a gateway

bir geçit işlevi görür terimi için benzer kelimeler ve anlamları
bir geçit görevi görür acts as a gateway
bir tür işlevi görür functions as a type of
geçit geçit gate in gate out
kaynak işlevi görür serves as a resource
aynı işlevi görür serves the same function
kıyaslama işlevi görür serves as a benchmark
yedekleme işlevi görür serves as backup
kaldıraç işlevi görür acts as a leverage
havza işlevi görür function as a watershed
gps işlevi görür serves as a gps
yedekleme işlevi görür serves as a backup
posta damgası kanıt işlevi görür postmark serves as proof
kıyaslama işlevi görür acts as a benchmark
bir uyarı görevi görür serves as a warning
bir uyarıcı görevi görür acts as a stimulus
bir işlev görür serves a function
gelişme için bir motor görevi görür acts as an engine for development
adam kaçıran bir fırsat görür ve bundan yararlanır. the kidnapper sees an opportunity and takes advantage of it.
bir adam görür sees a man
bir şey görür sees something
bir tüccar görevi görür acts as a trader
için teknik bir kaynak görevi görür acts as a technical resource for
için bir kaldıraç görevi görür acts as a lever for
bir geçiş görevi görür serves as a transition
bir etkinleştirici görevi görür acts as an enabler
bir mikro kozm olarak işlev görür acts as a microcosm
için bir engel görevi görür acts as a barrier for
yürürlükteki herhangi bir yasayı yerine getirmek için gerekli görür deems necessary to satisfy any applicable law
benzer bir işlev görür serves a similar function
için bir merkez görevi görür acts as a hub for
suya dayanıklı bir pansuman görevi görür acts as a water-resistant dressing
bir anahtar olarak görür acts as a switch
fonlar bir gruplandırma kriteri olarak işlev görür funds serves as a grouping criteria
bir serbest bırakma ve varsayım görevi görür shall serve as a release and assumption
işbaşına yeni gelen kimse iyi iş görür a new broom sweeps clean
görür görmez on sight
görür sees
görür he sees
uygun görür deem appropriate
gerekli görür deems necessary
o görür it deems
görür sees to it
biri görür one sees
onu görür deems it
dahili ve harici olarak işlev görür function internally and externally
bunu görür deems that
katalizör görevi görür acts as a catalyst
arayüz görevi görür acts as an interface
katalizör görevi görür serves as a catalyst
rol model görevi görür acts as a role model