| zamanının tadını çıkarıyor |
enjoying her time |
zamanının tadını çıkarıyor terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| tatilin tadını çıkarıyor |
enjoying your vacation |
| tatillerimizin tadını çıkarıyor |
enjoying our holidays |
| seyahatin tadını çıkarıyor |
enjoying your trip |
| yüzme havuzunun tadını çıkarıyor |
she is enjoying the swimming-pool |
| manzaraların tadını çıkarıyor |
are enjoying the views |
| tadını çıkar o tadını çıkar |
enjoy o enjoy it |
| zamanının |
of his time |
| zamanının adamı |
a man of his time |
| zamanının çoğunu |
much of your time |
| zamanının çoğunu harcadı |
spent much of his time |
| zamanının çok öncesinde |
well ahead of his time |
| zamanının ötesinde |
beyond his time |
| zamanının çoğu |
most of his time |
| kendi zamanının |
of his own time |
| zamanının çok ötesindeydi |
was way ahead of its time |
| çalışma zamanının kaydedilmesi |
recording of working time |
| zamanının |
of her time |
| zamanının çoğunu ayırıyor |
she dedicates a lot of her time to |
| çalışma zamanının uyarlanması |
adaptation of working time |
| zamanının çoğunu ayırmak |
devoting much of his time to |
| çalışma zamanının |
of the runtime |
| işten ayrılma zamanının sürekli olduğu kabul edilir |
such time off work is deemed to be continuous with |
| dosya zamanının uzatılması |
extension of time to file |
| zamanının çoğunu harcamak |
spend most of his time |
| zamanının çok değerli olduğunu biliyorum |
i know your time is very valuable |
| personel zamanının verimli kullanılması |
efficient use of staff time |
| zamanının çoğunu adamak |
dedicated much of his time |
| zamanının çoğunu harcamak |
spend much of his time |
| medya zamanının |
of media time |
| içini çıkarıyor |
eviscerates |
| bu ortaya çıkarıyor |
it reveals |
| seni bir yolculuğa çıkarıyor |
takes you on a journey |
| beni yoldan çıkarıyor |
leading me astray |
| bizi ön plana çıkarıyor |
puts us at the forefront |
| hayatta iyi iş çıkarıyor |
doing well in life |
| gibi ses çıkarıyor |
makes it sound like |
| komik bir ses çıkarıyor |
making a funny noise |
| satıyor veya elden çıkarıyor |
sells or disposes of |
| sorun çıkarıyor |
is taking issue |
| seni yoldan çıkarıyor |
leading you astray |
| sorun çıkarıyor |
placing an issue |
| nefes kesici bir ses çıkarıyor |
making a gasping noise |
| bizi gezintiye çıkarıyor |
is taking us for a ride |
| baştan çıkarıyor |
it seduces |
| insanlıktan çıkarıyor |
is dehumanizing |
| iyi iş çıkarıyor |
doing good work |
| bizi bir yolculuğa çıkarıyor |
takes us on a journey through |
| bu onları ön plana çıkarıyor |
that puts them at the forefront |
| ağzının tadını bilen |
lickerish |
| tadını |
savoring |