| prevent harm occurring |
meydana gelen zararı önlemek |
prevent harm occurring terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| prevent from occurring |
oluşmasını önlemek |
| secondary seals prevent leakage from occurring |
ikincil contalar sızıntının oluşmasını önler |
| prevent pregnancy from occurring |
gebeliğin gerçekleşmesini önlemek |
| prevent injuries from occurring |
yaralanmaları önlemek |
| prevent incidents from occurring |
olayların gerçekleşmesini önlemek |
| self-harm or harm to others |
kendine zarar verme veya başkalarına zarar verme |
| harm or attempt to harm minors |
küçüklere zarar vermek veya zarar vermeye çalışmak |
| prevent harm |
zararı önlemek |
| to prevent possible harm to the environment or human health |
çevreye veya insan sağlığına zarar gelmesini önlemek |
| prevent harm to people |
insanlara zarar vermemek |
| prevent serious harm |
ciddi zararları önlemek |
| to prevent irreparable harm |
onarılamaz zararı önlemek |
| prevent further harm |
daha fazla zararı önlemek |
| prevent imminent physical harm |
yakın fiziksel zararı önlemek |
| prevent harm to yourself |
kendine zarar vermemek |
| prevent harm to the child |
çocuğa zarar vermemek |
| to prevent possible harm to the environment or human |
çevreye veya insana zarar vermemek için |
| prevent harm to patients. |
hastalara zarar vermemek. |
| occurring |
meydana gelen |
| naturally occurring |
doğal olarak meydana gelen |
| co-occurring |
birlikte görülen |
| naturally occurring substances |
doğal olarak oluşan maddeler |
| co-occurring disorders |
birlikte ortaya çıkan bozukluklar |
| from occurring |
meydana gelmekten |
| is occurring |
gerçekleşiyor |
| naturally occurring radioactive material |
doğal olarak oluşan radyoaktif madde |
| frequently occurring |
sıkça meydana gelen |
| naturally occurring compounds |
doğal olarak oluşan bileşikler |
| naturally occurring toxins |
doğal olarak ortaya çıkan toksinler |
| occurring after |
sonra meydana gelen |
| newly occurring |
yeni meydana gelen |
| commonly occurring |
sık görülen |
| are occurring |
gerçekleşiyor |
| naturally occurring sugar |
doğal olarak oluşan şeker |
| regularly occurring |
düzenli olarak meydana gelen |
| most frequently occurring |
en sık meydana gelen |
| events occurring |
meydana gelen olaylar |
| occurring within |
içinde meydana gelen |
| naturally occurring bacteria |
doğal olarak oluşan bakteri |
| natural occurring |
doğal oluşum |
| losses occurring |
meydana gelen kayıplar |
| occurring during |
sırasında meydana gelen |
| naturally occurring element |
doğal olarak oluşan element |
| event occurring |
meydana gelen olay |
| naturally occurring materials |
doğal olarak oluşan malzemeler |
| occurring between |
arasında oluşan |
| occurring prior |
daha önce meydana gelen |
| occurring on board |
gemide meydana gelen |
| has been occurring |
meydana geldi |
| occurring earlier in life |
yaşamda daha erken meydana gelen |