| zengin bir mirasa sahiptir |
boasts a rich heritage |
zengin bir mirasa sahiptir terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| zengin kültürel mirasa sahip ülke |
country with rich cultural heritage |
| kendi tüzel kişiliğine sahiptir ve ab sistemi içerisinde finansal özerkliğe sahiptir |
has its own legal personality and enjoys financial autonomy within the eu system |
| güçlü bir mirasa sahip |
has a strong heritage |
| uzun bir mirasa sahip |
has a long heritage |
| büyük bir mirasa sahip |
has a great heritage |
| belirli bir mirasa göre |
by specific bequest |
| fazla bir mirasa sahip |
with a heritage of more than |
| ispanya zengin bir tarihe sahiptir |
spain has a rich history |
| mirasa devam et |
continue the legacy |
| mirasa batmış |
steeped in heritage |
| mirasa ayak uydurmak |
live up to the legacy |
| mirasa uyarlama. |
tailoring heritage. |
| mirasa girmek |
enter the legacy |
| mirasa girmek |
come into inheritance |
| mirasa dayalı |
legacy based |
| mirasa sahip olmak |
have heritage |
| mirasa karşı suç |
crime against heritage |
| mirasa sahip olma |
heritage possession |
| mirasa uygulanan |
applied to heritage |
| mirasa dayalı turizm |
heritage-based tourism |
| mirasa göre |
according to the heritage |
| mirasa bağlantı |
connection to heritage |
| mirasa yatırım |
investment in heritage |
| kültürel mirasa geçmek |
pass on cultural heritage |
| mirasa bağları |
ties to heritage |
| zengin zengin |
wealthy rich |
| zengin ve zengin |
wealthy and rich |
| zengin, daha zengin |
rich, richer |
| zengin, zengin ve fakir, fakir yapar |
makes the rich, richer and the poor, poorer |
| zengin zengin |
rich opulent |
| bir topraklama fişi iki uca ve üçüncü bir topraklama ucuna sahiptir |
a grounding type plug has two blades and a third grounding p |
| polarize bir fiş bir tane daha geniş olan iki uca sahiptir |
a polarized plug has two blades with one wider |
| bir proje benzersizdir ve belirli bir süreye sahiptir. |
a project is unique and is of definite duration |
| üretim başlamadan önce her bir boya ayrı bir formüle sahiptir |
before production starts each separate paint has a unique formula |
| bu şarap hafif bir menekşe ile güzel bir mor renge sahiptir |
this wine has a beautiful purple colour with a slight violet |
| geniş bir yelpazeye sahiptir |
has a wide range |
| bir kombinasyona sahiptir |
features a combination |
| derin bir etkiye sahiptir |
has a profound impact |
| dostça bir atmosfere sahiptir |
has a friendly atmosphere |
| bir kredi hakkına sahiptir |
is entitled to a credit |
| güçlü bir varlığa sahiptir |
enjoys a strong presence |
| doğrudan bir etkiye sahiptir |
has a direct influence |
| derin bir etkiye sahiptir |
has a profound effect |
| uyuşturucu bir etkiye sahiptir |
has a narcotizing effect |
| şili yüksek ile karakterize piyasa odaklı bir ekonomiye sahiptir |
chile has a market-oriented economy characterized by a high |
| bir tasarıma sahiptir |
boasts a design |
| geniş bir yelpazeye sahiptir |
boasts a wide range |
| bir yüzey alanına sahiptir |
it has a surface area of |
| güzel bir atmosfere sahiptir |
has a good atmosphere |
| sağlam bir temele sahiptir |
has a solid basis |