| geleceği için hayati önem taşır |
is vital to the future of |
geleceği için hayati önem taşır terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| her millet için hayati önem taşır |
is vital for any nation |
| işiniz için hayati önem taşır |
is vital to your business |
| herkes için hayati önem taşır |
are vital to all t |
| hayatta kalmak için hayati önem taşır |
is vital to the survival |
| insanın hayatta kalması için hayati önem taşır |
are vital for human survival |
| iyileştirme için hayati önem taşır |
is vital for the improvement |
| ayrıca hayati önem taşır |
is also vital |
| güncel bilgiler hayati önem taşır |
up-to-date information is vital |
| bu özel bir önem taşır |
this is of particular relevance |
| bunun için hayati önem taşıyor |
it is vital for |
| iyileştirmek için hayati önem taşıyan |
as vital to improving |
| hayati önem taşıyor |
it's vital |
| hayati önem taşıyordu |
it was vital |
| hayati önem |
vital significance |
| hayati önem taşıyan |
vital bearing |
| hayati önem taşırlar |
they are vitally important |
| hayati önem taşıdığına inanıyoruz |
we believe it is vitally important |
| bilmek hayati önem taşıyordu |
it was vital to know |
| bu yüzden hayati önem taşıyor |
therefore it is vital |
| hayati önem taşıyan |
are vitally important |
| şimdi harekete geçmek hayati önem taşıyor |
it is vital that we act now |
| hayati önem taşıyan kısım |
vitally important part |
| dolayısıyla hayati önem |
hence the vital importance |
| hayati önem kazanmak |
become vitally important |
| hayati önem taşıyor |
it's of vital |
| hayati önem taşıyan |
from vital importance |
| hayati önem taşıyan |
vital good |
| yaban hayatı ve yaban hayatı ürünleri |
wildlife and wildlife products |
| için taşır |
moves for |
| atıklar için seçici sıralama sembolünü taşır |
bears the selective sorting symbol for waste |
| için anlam taşır |
carries implications for |
| bunun için potansiyel taşır |
carries with it the potential for |
| geleceği görmek için sabırsızlanıyorum |
look forward to a future |
| tekstillerin geleceği için avrupa teknoloji platformu ve |
european technology platform for the future of textiles and |
| şirketin geleceği için vizyonu |
company's vision for the future |
| onun geleceği için sabırsızlanıyoruz |
look forward to his coming |
| geleceği tahmin etmek için kullanılan metodoloji ve varsayımlar c |
the methodology and assumptions used for estimating future c |
| ortak dayalı barışçıl bir geleceği paylaşmak için karar verildi |
are resolved to share a peaceful future based on common |
| çocuklarımızın geleceği için |
for our children future |
| geleceği için ne anlama geliyor |
what it means for the future of |
| içine taşır |
moves into |
| onunla taşır |
carries with it |
| aşağı taşır |
moves down |
| riski taşır |
bears the risk |
| taşır |
it carries |
| riski taşır |
runs the risk |
| yukarı taşır |
moves up |
| risk taşır |
carries the risk |
| ileri taşır |
carries forward |
| ispat külfetini taşır |
bears the burden of proof |