| genç işsizliğin yüksek seviyeleri |
the high levels of youth unemployment |
genç işsizliğin yüksek seviyeleri terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| genç işsizliğin yüksek oranları |
high rates of youth unemployment |
| genç işsizliğin artması |
growing youth unemployment |
| genç işsizliğin üstesinden gelmek için de |
action is also required to tackle youth unemployment which i |
| işsizliğin yüksek olduğu durumlar |
situations of high unemployment |
| işsizliğin yüksek olduğu bölgelerde |
in areas of high unemployment |
| işsizliğin yoğun olduğu bölge |
distressed area |
| işsizliğin artması |
rising unemployment |
| işsizliğin artması |
soaring unemployment |
| işsizliğin |
worklessness |
| işsizliğin artması |
increased unemployment |
| işsizliğin artması |
growing unemployment |
| işsizliğin azalması |
falling unemployment |
| işsizliğin azalması |
declining unemployment |
| işsizliğin artması |
rise of unemployment |
| işsizliğin bu günlerinde |
in these days of unemployment |
| işsizliğin üstesinden gelmek |
overcome unemployment |
| ıssızlığın ortasında |
amid the desolation |
| işsizliğin zirvesi |
the peak of unemployment |
| işsizliğin artması |
increase of unemployment |
| ıssızlığın sona ermesi |
abomination of desolation |
| işsizliğin artması |
increasing of unemployment |
| işsizliğin artmasına neden oldu |
has caused unemployment to rise |
| işsizliğin önlenmesine yardımcı olur |
helps avoid unemployment |
| işsizliğin sosyal koruması |
social protection for unemployment |
| işsizliğin devam etmesi |
continuing unemployment |
| işsizliğin bileşimi |
composition of unemployment |
| işsizliğin devam etmesi |
continuing high unemployment |
| işsizliğin gelişimi |
development of unemployment |
| sonuçta işsizliğin artmasıyla sonuçlanır, |
resulting in increased levels of unemployment, |
| ıssızlığın temelinde |
on the grounds of desertion |
| işsizliğin istihdamı |
sake employment |
| işsizliğin safları |
ranks of the unemployment |
| işsizliğin niteliği |
the nature of unemployment |
| ıssızlığın |
your desertion |
| işsizliğin merkezinde |
at the heart of unemployment |
| genç genç |
young teenager |
| genç ve genç biniciler |
junior and young riders |
| genç kadınlar ve genç erkekler |
young women and young men |
| yüksek yüksek yüksek en yüksek |
high higher highly highest |
| yüksek borç seviyeleri |
high debt levels |
| en yüksek plazma seviyeleri |
peak plasma levels |
| en yüksek hükümet seviyeleri |
highest levels of government |
| yüksek ses basıncı seviyeleri |
high sound pressure levels |
| yüksek borç seviyeleri |
high levels of debt |
| yüksek işsizlik seviyeleri |
high levels of unemployment |
| yüksek enflasyon seviyeleri |
high levels of inflation |
| daha yüksek eğitim seviyeleri |
higher levels of education |
| en yüksek serum seviyeleri |
peak serum levels |
| daha yüksek hükümet seviyeleri |
higher government levels |
| yüksek stok seviyeleri |
high stock levels |