| işsizliğin artmasına neden oldu |
has caused unemployment to rise |
işsizliğin artmasına neden oldu terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| eşitsizliğin artmasına neden oldu |
led to increased inequality |
| aramaların artmasına neden oldu |
has led to increased calls |
| hanehalkı gelirlerinin artmasına neden oldu |
led to increased household incomes |
| ilginin artmasına neden oldu |
has led to increased interest |
| talebin artmasına neden oldu |
has led to increased demand |
| endişelerin artmasına neden oldu |
caused increased concerns |
| artmasına neden oldu |
caused an increased |
| maruz kalmanın artmasına neden olur |
lead to increased exposure |
| kullanımının artmasına neden olmuştur |
has led to the increased use of |
| artmasına neden olur |
is cause to increase |
| fiyatın artmasına neden olmak |
cause price to rise by |
| rekabet gücünün artmasına neden olur |
leads to an increased competitiveness |
| erozyonun artmasına neden oluyor |
leading to increased erosion |
| artmasına yardımcı olur |
it helps to increase |
| artmasına yardımcı olur |
helps increase |
| artmasına izin verildi |
allowed to increase |
| artmasına rağmen |
despite increasing |
| ekonominin artmasına yardımcı olun |
help boost the economy |
| artmasına izin verecek |
would allow to increase |
| bilginin artmasına yol açmalı |
should lead to increased knowledge |
| artmasına rağmen |
in spite of increased |
| artmasına yardım ettiler |
they helped increase |
| artmasına rağmen |
in spite of increasing |
| artmasına yardımcı olabilir |
can help increase |
| artmasına yol açar |
hsen |
| artmasına izin veriyor |
allows him to increase |
| işsizliğin yoğun olduğu bölge |
distressed area |
| işsizliğin artması |
rising unemployment |
| işsizliğin artması |
soaring unemployment |
| işsizliğin |
worklessness |
| işsizliğin artması |
increased unemployment |
| işsizliğin artması |
growing unemployment |
| işsizliğin azalması |
falling unemployment |
| işsizliğin azalması |
declining unemployment |
| işsizliğin artması |
rise of unemployment |
| işsizliğin bu günlerinde |
in these days of unemployment |
| işsizliğin üstesinden gelmek |
overcome unemployment |
| genç işsizliğin yüksek oranları |
high rates of youth unemployment |
| ıssızlığın ortasında |
amid the desolation |
| işsizliğin zirvesi |
the peak of unemployment |
| işsizliğin artması |
increase of unemployment |
| ıssızlığın sona ermesi |
abomination of desolation |
| genç işsizliğin artması |
growing youth unemployment |
| işsizliğin artması |
increasing of unemployment |
| genç işsizliğin üstesinden gelmek için de |
action is also required to tackle youth unemployment which i |
| işsizliğin önlenmesine yardımcı olur |
helps avoid unemployment |
| işsizliğin sosyal koruması |
social protection for unemployment |
| işsizliğin devam etmesi |
continuing unemployment |
| işsizliğin bileşimi |
composition of unemployment |
| işsizliğin devam etmesi |
continuing high unemployment |