uygunsuz olduğunu hissetmek

uygunsuz olduğunu hissetmek teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
uygunsuz olduğunu hissetmek feel is inappropriate

uygunsuz olduğunu hissetmek terimi için benzer kelimeler ve anlamları
uygunsuz ve uygunsuz improper and inappropriate
uygunsuz ve uygunsuz inappropriate and improper
uygunsuz veya uygunsuz bir şey something improper or inappropriate
uygunsuz olduğunu beyan etti declared unfit
uygunsuz olduğunu bildir report inappropriate
uygunsuz olduğunu düşünüyorum i think it is inappropriate
uygunsuz olduğunu beyan etmek to declare unfit
uygunsuz olduğunu düşün consider it improper
uygunsuz olduğunu düşünmek deem inappropriate
uygunsuz olduğunu ilan etti declared to be unfit
uygunsuz olduğunu düşün consider inappropriate
uygunsuz olduğunu düşündüm thought it was inappropriate
hissetmek hissetmek feel felt felt
hissetmek ve hissetmek feeling and sense
nasıl bir şey olduğunu hissetmek get a feel for what it's like
ne olduğunu hissetmek take stock of what is happening
suçluluk kanıtının var olduğunu ve bunun yeterli olduğunu that evidence of guilt existed and that it was sufficient to
bunun olduğunu düşünüyor, bunun olduğunu biliyor does thinking about this, knowing that this is happening in
uygunsuz improper
uygunsuz inappropriate
uygunsuz inappropriately
uygunsuz inconvenient
uygunsuz indecent
uygunsuz saldırı indecent assault
uygunsuz maruz kalma indecent exposure
uygunsuz indecorous
uygunsuz ineligible
uygunsuz bir objectionably
uygunsuz out of joint
da uygunsuz uncomplying
uygunsuz forum inconvenient forum
uygunsuz avantaj improper advantage
uygunsuz ödemeler improper payments
uygunsuz davranış improper conduct
uygunsuz davranış inappropriate behavior
uygunsuz dokunma inappropriate touching
uygunsuz kullanım inappropriate use
uygunsuz etki improper influence
uygunsuz gerçek inconvenient truth
uygunsuz dil inappropriate language
uygunsuz iş avantajı improper business advantage
uygunsuz içerik inappropriate content
uygunsuz araçlar improper means
uygunsuz davranış improper behaviour
uygunsuz bir gerçek an inconvenient truth
uygunsuz fayda improper benefit
uygunsuz avantaj sağlamak securing any improper advantage
uygunsuz özgürlükler indecent liberties
uygunsuz eylemler improper actions
uygunsuz kişisel menfaat improper personal benefit