direktifte öngörülen

direktifte öngörülen teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
direktifte öngörülen stipulated in the directive

direktifte öngörülen terimi için benzer kelimeler ve anlamları
bu direktifte öngörülen önlemler the measures provided for in this directive
direktifte belirtilen specified in the directive
direktifte belirtilmiştir is set forth in the directive
direktifte belirtilen set forth in the directive
direktifte belirtilir is laid down in directive
direktifte muafiyetler exemptions in the directive
bu direktifte belirtilen ödeme gücü rejimi bekleniyor the solvency regime laid down in this directive is expected
direktifte tanımlandığı şekilde as defined in directive
yeni direktifte kodlanmış codified in the new directive
direktifte yasal dayanak legal basis in the directive
öngörülen envisioned
öngörülen foreseen
öngörülen aralık presphygmic interval
öngörülen pencere projected window
öngörülen stipulated
öngörülen provided for
kanunla öngörülen prescribed by law
öngörülen detaylar prescribed particulars
öngörülen birim kredi yöntemi projected unit credit method
öngörülen değer predicted value
öngörülen maliyet deemed cost
öngörülen büyüme projected growth
öngörülen tarih anticipated date
öngörülen satışlar projected sales
öngörülen tarih intended date
işbu sözleşmede öngörülen contemplated hereby
öngörülen ihlal anticipatory breach
mezuniyet için öngörülen prescribed for graduation
öngörülen bilanço projected balance sheet
öngörülen maliyet projected cost
öngörülen ders prescribed course
öngörülen hükümler provisions set forth
öngörülen gelecek envisioned future
öngörülen zaman prescribed time
öngörülen nakit akışı projected cash flow
öngörülen sınıf purported class
öngörülen tarih projected date
öngörülen süre prescribed period
öngörülen tedavi prescribed treatment
öngörülen şekilde in the manner prescribed
öngörülen gelir projected income
öngörülen not predicted grade
öngörülen ölçüde to the extent set forth
öngörülen gelir projected revenue
öngörülen östrojen unopposed estrogen
öngörülen gelir income foregone
öngörülen prosedür prescribed procedure
öngörülen değil not envisaged
burada öngörülen contemplated herein
öngörülen artış projected increase