| engelliler veya hareket kabiliyeti kısıtlı olanlara |
disabled persons or persons with reduced mobility access to |
engelliler veya hareket kabiliyeti kısıtlı olanlara terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| manevra kabiliyeti kısıtlı |
restricted in ability to maneuver |
| kısıtlı hareket imkanı |
limited mobility |
| hareket kısıtlı |
movement is restricted |
| sağır veya işitme engelliler |
deaf or hearing impaired |
| görme veya işitme engelliler |
visually or hearing impaired |
| yaşlılar veya engelliler için kredi |
credit for the elderly or disabled |
| engelliler veya tıbbi durumlar |
disabilities or medical conditions |
| hareket kabiliyeti yüksek |
flexile |
| hareket kabiliyeti bozuklugu |
mobility impaired |
| hareket kabiliyeti |
ability to act |
| hareket kabiliyeti azalmış kişiler |
persons with reduced mobility |
| sınırlı hareket kabiliyeti |
restricted mobility |
| hareket kabiliyeti |
ability to move |
| hareket kabiliyeti azalmış kişiler |
people with reduced mobility |
| hareket kabiliyeti azaldı |
with reduced mobility |
| hareket kabiliyeti |
movement capability |
| hareket kabiliyeti azalmış yolcular |
passengers with reduced mobility |
| hareket kabiliyeti |
moving capability |
| hareket kabiliyeti |
driving mobility |
| hareket kabiliyeti sınırlı |
has limited mobility |
| hareket kabiliyeti azalmış kişi |
person with reduced mobility |
| hareket kabiliyeti azalmış kişiler için uyarlanmış |
adapted for people with reduced mobility |
| hareket kabiliyeti azalmış insanlara uyarlanmış |
adapted to people with reduced mobility |
| hareket kabiliyeti azalmış kişiler |
persons of reduced mobility |
| hareket kabiliyeti |
drive mobility |
| hareket kabiliyeti azalmış insanlar |
people of reduced mobility |
| ulaşım kullanırken hareket kabiliyeti azalmış herhangi bir kişi |
any person whose mobility when using transport is reduced |
| hareket kabiliyeti |
capable of movement |
| sınırlı veya kısıtlı |
limited or restricted |
| yasak veya kısıtlı |
prohibited or restricted |
| açık veya kısıtlı olarak |
as open or restricted |
| sınırlı veya kısıtlı araçlar |
limited or restricted means |
| açık veya kısıtlı prosedürler |
open or restricted procedures |
| ihtiyacı olanlara yardım et |
help those in need |
| ihtiyacı olanlara yardım etmek |
helping those in need |
| uygulanabilir olanlara uymak |
comply with applicable |
| olanlara aykırı |
contrary to what happens |
| en çok ihtiyacı olanlara ulaşmak |
reach those most in need |
| ihtiyacı olanlara ulaşmak |
reach those in need |
| gerekli olanlara |
on those necessary |
| gerekli olanlara |
to those necessary |
| ilgili olanlara uygunluk |
compliance with the relevant |
| ödenmemiş olanlara faiz faizi |
charge interest on the outstanding |
| geçerli olanlara tabi |
subject to any applicable |
| borcu olanlara |
interests owed |
| bu dünyayı yıkacak olanlara |
to those who would tear this world down |
| en çok ihtiyacı olanlara |
for those most in need |
| en çok ihtiyacı olanlara |
those in greatest need |
| en çok ihtiyacı olanlara |
to those who need it most |
| genellikle izlemeye hazır olanlara ek araçlar |
additional means to those usually available to monitoring |