bir engel teşkil eder

bir engel teşkil eder teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir engel teşkil eder constitutes a handicap

bir engel teşkil eder terimi için benzer kelimeler ve anlamları
teşkil etmek veya teşkil etmek olarak yorumlanmak constitute or be construed as constituting
engel teşkil etmek pose obstacles
engel teşkil etmek pose barriers
engel teşkil etmek constitute encumbrances
engel teşkil eden posing barriers
engel teşkil ediyor it poses an obstacle
engel teşkil etti constituted an obstacle to
birçok kadın için engel teşkil ediyor. remains an obstacle for many women.
engel teşkil etmek prove an obstacle
engel teşkil etmek prove a hindrance
en büyük engel teşkil ediyor poses the greatest impediment
engel teşkil etmek pose no obstacle
engel ve engel hamper and hinder
bir ve aynı aracı teşkil eder shall constitute one and the same instrument
bir feragat teşkil eder shall constitute a waiver
maddi bir ihlal teşkil eder shall constitute a material breach
bir ikilem teşkil eder poses a dilemma
bir ihlal teşkil eder would constitute a breach
geçerli ve yasal olarak bağlayıcı bir yükümlülük teşkil eder constitutes a valid and legally binding obligation
bir orijinal teşkil eder shall constitute an original
bir suç teşkil eder would constitute a crime
bu bir risk teşkil eder this poses a risk
bu anlaşmanın maddi bir ihlali teşkil eder constitute a material breach of this agreement
her seferinde ayrı bir suç teşkil eder. it shall constitute a separate criminal offense each time a
bunların hepsi bir ve aynı aracı teşkil eder. all of which shall constitute one and the same instrument.
bu bir dezavantaj teşkil eder this constitutes a drawback
bir lisans teşkil eder, unvan devri değildir. constitute a license and not a transfer of title.
bir feragat teşkil eder shall constitute a waiver thereof
önemli bir adım teşkil eder constitutes a major step
bu sözleşmenin maddi bir ihlali teşkil eder constitute a material breach of this contract
tarihsel bir geri adım teşkil eder constitutes a historical backward step
yasal olarak bağlayıcı bir yükümlülük teşkil eder constitute a legally binding obligation
temsil eder, garanti eder ve kabul eder represents, warrants and agrees
aynı sözleşmeyi teşkil eder constitute one and the same agreement
örnek teşkil eder serves as an example
problem teşkil eder poses problems
risk teşkil eder poses risks
varlığı teşkil eder shall constitute presence
anlaşmanın tamamını teşkil eder shall constitute the entire agreement
aşağıdaki teşkil eder the following constitute
kabul teşkil eder shall constitute acceptance
rıza teşkil eder shall constitute consent
aynı sözleşmeyi teşkil eder shall constitute one and the same agreement
bu anlaşma bütününü teşkil eder this agreement constitutes the entire
ihlal teşkil eder shall constitute a breach
az risk teşkil eder poses little risk
tüm anlaşmayı teşkil eder constitute the whole agreement
ticari sır teşkil eder constitutes trade secrets
toplantı bildiriminden feragat teşkil eder shall constitute a waiver of notice of the meeting
bu teşkil eder this shall constitute