korkunç bir ekonomik krizle karşı karşıya

korkunç bir ekonomik krizle karşı karşıya teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
korkunç bir ekonomik krizle karşı karşıya facing a terrible economic crisis

korkunç bir ekonomik krizle karşı karşıya terimi için benzer kelimeler ve anlamları
ekonomik krizle karşı karşıya facing an economic crisis
ciddi bir finansal krizle karşı karşıya faced an acute financial crisis
bir krizle karşı karşıya are facing a crisis
krizle karşı karşıya facing a crisis
krizle karşı karşıya faced a crisis
krizle karşı karşıya faced with a crisis
en ciddi finansal krizle karşı karşıya faced the most severe financial crisis
krizle karşı karşıya faced with crisis
korkunç bir gelecekle karşı karşıya faced a grim future
ekonomik krizle mücadele tackling the economic crisis
finansal, ekonomik ve sosyal krizle ilgili özel komite special committee on the financial, economic and social cris
ekonomik krizle uğraşmak dealing with the economic crisis
ekonomik krizle başa çıkmak handle the economic crisis
ciddi bir ekonomik durumla karşı karşıya faced a severe economic
ekonomik karşı karşıya facing economic
ekonomik zorluklarla karşı karşıya economic challenges faced
ekonomik reformlarla karşı karşıya facing economical reforms
kendisine karşı tanıklarla karşı karşıya gelmek; sahip olmak to be confronted with the witnesses against him; to have
karşı gelen davalarla karşı karşıya faces lawsuits from
bir krizle karşılaşacak will face a crisis
krizle etkin bir şekilde başa çıkmak to deal effectively with the crisis
bir krizle karşılaştığında when facing a crisis
bir krizle nasıl baş edilir how to cope with a crisis
krizle mücadele tackle the crisis
krizle uğraşmak deal with crisis
krizle başa çıkmak dealing with crisis
krizle yüzleş face the crisis
krizle yüzleşmek face a crisis
krizle başa çıkmak handle crisis
krizle başa çıkmak handling a crisis
krizle mücadele tackling the crisis
krizle başa çıkmak coping with crisis
krizle yüzleşmek confront the crisis
krizle yüzleşmek confronting the crisis
krizle yüzleşmek confronting a crisis
krizle mücadele combat the crisis
krizle mücadele fighting the crisis
krizle ilgili araçlar crisis related instruments
krizle with the crisis
krizle başa çıkmak to deal with a crisis
mevcut krizle through the current crisis
bu krizle mücadele etmek için so to combat this crisis
insan kaynaklarındaki krizle ilgili eylem için ab stratejisi eu strategy for action on the crisis in human resources for
finansal krizle mücadele struggling with the financial crisis
krizle sonuçlandı it resulted in a crisis
krizle savaş battle the crisis
krizle tanışmak meet crisis
krizle mücadele struggle with the crisis
insani krizle çatışma conflict humanitarian crisis
insani krizle sonuçlandı resulted in humanitarian crisis