finansal, ekonomik ve sosyal krizle ilgili özel komite

finansal, ekonomik ve sosyal krizle ilgili özel komite teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
finansal, ekonomik ve sosyal krizle ilgili özel komite special committee on the financial, economic and social cris

finansal, ekonomik ve sosyal krizle ilgili özel komite terimi için benzer kelimeler ve anlamları
ekonomik krizle mücadele tackling the economic crisis
ekonomik krizle karşı karşıya facing an economic crisis
ekonomik krizle uğraşmak dealing with the economic crisis
korkunç bir ekonomik krizle karşı karşıya facing a terrible economic crisis
ekonomik krizle başa çıkmak handle the economic crisis
finansal krizle mücadele struggling with the financial crisis
ciddi bir finansal krizle karşı karşıya faced an acute financial crisis
en ciddi finansal krizle karşı karşıya faced the most severe financial crisis
finansal krizle mücadele tackled a financial crisis
ekonomik ve finansal komite economic and financial committee
ekonomik ve sosyal komite economic and social committee
ekonomik, sosyal ve kültürel komite committee on economic, social and cultural
ekonomik ve sosyal komite ekosok economic and social committee ecosoc
avrupa ekonomik ve sosyal komite başkanı president of the european economic and social committee
sosyal ekonomik komite social economic committee
ekonomik sosyal komite committee on economic social
krizle ilgili araçlar crisis related instruments
insan kaynaklarındaki krizle ilgili eylem için ab stratejisi eu strategy for action on the crisis in human resources for
yeni istikrar aracının krizle ilgili müdahaleleri crisis-related interventions of the new stability instrument
birleşmiş milletler sömürgecilikle ilgili özel komite united nations special committee on decolonization
krizle mücadele tackle the crisis
krizle uğraşmak deal with crisis
krizle başa çıkmak dealing with crisis
krizle yüzleş face the crisis
krizle yüzleşmek face a crisis
krizle karşı karşıya facing a crisis
krizle başa çıkmak handle crisis
krizle başa çıkmak handling a crisis
krizle mücadele tackling the crisis
krizle karşı karşıya faced a crisis
krizle başa çıkmak coping with crisis
krizle yüzleşmek confront the crisis
krizle yüzleşmek confronting the crisis
krizle yüzleşmek confronting a crisis
krizle mücadele combat the crisis
krizle mücadele fighting the crisis
krizle with the crisis
krizle başa çıkmak to deal with a crisis
mevcut krizle through the current crisis
krizle karşı karşıya faced with a crisis
bu krizle mücadele etmek için so to combat this crisis
bir krizle karşılaşacak will face a crisis
krizle sonuçlandı it resulted in a crisis
krizle savaş battle the crisis
krizle etkin bir şekilde başa çıkmak to deal effectively with the crisis
krizle tanışmak meet crisis
krizle mücadele struggle with the crisis
bir krizle karşılaştığında when facing a crisis
insani krizle çatışma conflict humanitarian crisis
insani krizle sonuçlandı resulted in humanitarian crisis