| önemli bulgular sağladı |
provided important findings |
önemli bulgular sağladı terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| hayat kurtarıcı yardım sağladı ve koruma sağladı |
has provided life-saving assistance and assured protection |
| önemli kazançlar sağladı |
made significant gains |
| önemli faydalar sağladı |
yielded substantial benefits |
| hakkında önemli görüşler sağladı |
provided important insights about |
| önemli bir katkı sağladı |
led to a significant contribution |
| önemli bir büyüme sağladı |
enjoyed substantial growth |
| için önemli kazançlar sağladı |
led to significant gains for |
| önemli kazançlar sağladı |
have made significant gains |
| önemli ilerlemeler sağladı |
produced significant advances |
| özellikle önemli katkılar sağladı |
made particularly significant contributions |
| önemli kazançlar sağladı |
made major gains |
| önemli kazançlar sağladı |
has made substantial gains |
| önemli faydalar sağladı |
brought important benefits |
| önemli bir azalma sağladı |
provided significant reduction |
| önemli iyileştirmeler sağladı |
provided significant improvements |
| önemli bir büyüme sağladı |
enjoyed significant growth |
| önemli bilgiler sağladı |
provided important insight |
| önemli kaynaklar sağladı |
provided important sources |
| önemli bulgular |
key findings |
| önemli bulgular |
major findings |
| önemli bulgular |
significant findings |
| önemli bulgular |
important findings |
| önemli bulgular |
substantive findings |
| önemli bulgular |
notable findings |
| en önemli bulgular |
most significant findings |
| önemli bulgular ve tavsiyeler |
key findings and recommendations |
| bazı önemli bulgular |
some key findings |
| bulgular önemli |
findings are significant |
| gelen önemli bulgular |
the key findings from |
| bulgular önemli etkileri |
findings important implications |
| önemli bulgular |
substantial findings |
| diğer önemli bulgular arasında |
other key findings include |
| 2. önemli bulgular |
2. the key findings |
| diğer önemli bulgular |
other key findings |
| sağladı |
has provided |
| fark etmemi sağladı |
made me realize |
| ve bunu sağladı |
and provided that |
| sağladı |
ensured that |
| sağladı |
he provided |
| kanıt sağladı |
provided evidence |
| bunu her zaman sağladı |
always provided that |
| bir fırsat sağladı |
provided an opportunity |
| sağladı |
has ensured |
| fırsat sağladı |
provided the opportunity |
| daha fazla kanıt sağladı |
provided further evidence |
| güvenliğini sağladı |
made it to safety |
| sağladı |
has been providing |
| büyük fayda sağladı |
benefited greatly |
| büyük katkı sağladı |
contributed greatly |
| tam avantaj sağladı |
took full advantage |