| onun için sinir bozucuydu |
was frustrating for him |
onun için sinir bozucuydu terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| benim için sinir bozucuydu |
it was frustrating for me |
| sinir bozucuydu |
it was frustrating |
| sinir bozucuydu |
was frustrating |
| çok sinir bozucuydu |
was very irritating |
| biraz sinir bozucuydu |
was a bit nerve wracking |
| sınır ötesi olmayan sınır |
non-cross border |
| alt sınır, üst sınır. |
lower bound, upper bound. |
| onun ve onun |
his-and-her |
| onun ya da onun |
him or her |
| onun ve onun |
his and hers |
| onun olduğu kadın, onun güçlü olduğunu biliyorum |
being the woman she is, i know she's strong |
| n onun adına ve onun adına |
n his name and on his behalf |
| onun ve onun |
of him and his |
| onun adı ve onun adına |
his name and on his behalf |
| herhangi bir kişi için veya onun için görevler yapan |
that any persons performing tasks for it or on |
| stapedius kası için sinir |
nerve to stapedius muscle |
| için sınır |
limit for |
| benim için sinir bozucu |
frustrating for me |
| onları sınır dışı etmek için hedef aldılar |
targeted them for deportation |
| için son sınır |
final frontier for |
| operasyon için sınır koşulu |
limiting condition for operation |
| sinir bozmamak için |
so as not to annoy |
| sınır dışı etmek için zemin |
ground for expulsion |
| sinir etmek için |
in order to annoy |
| sınır dışı etmek için |
for deportation |
| için yeni sınır |
new frontier for |
| bunun için bir sınır |
a limit for this |
| benim için sinir bozucu |
it is frustrating for me |
| izlemek için sinir bozucu |
frustrating to watch |
| yasadışı sınır aşmanın önlenmesi için asya ağı |
asian network for prevention of illegal transboundary |
| fanteziniz için sınır yok |
no limit to your fantasy |
| için üst sınır |
upper bound for |
| katılımcılar için sınır |
limit on participants |
| benim için sinir bozucu |
is frustrating for me |
| toz için sınır değer |
limit value for dust |
| sınır araştırmaları için destek |
support for frontier research |
| sınır yaptırımı için harcanan |
spent on border enforcement |
| hastalar için yönerge & # 039; sınır ötesi bakımda haklar |
directive on patients' rights in cross-border care |
| onun için koş |
run for it |
| şeytan onun amacı için kutsal alıntılar yapabilir |
the devil can cite scripture for his purpose |
| onun için |
therefor |
| onun için |
for its part |
| onun için |
for it |
| onun için |
for him |
| onun için değer |
for what it's worth |
| onun için bilinmeyen |
unknown to her |
| onun için |
for her |
| onun için |
for his part |
| onun için |
for its |
| onun iyiliği için |
for his sake |