okumayı, yürüyüşe çıkmayı seviyorum.

okumayı, yürüyüşe çıkmayı seviyorum. teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
okumayı, yürüyüşe çıkmayı seviyorum. i like to read, to go for a walk.

okumayı, yürüyüşe çıkmayı seviyorum. terimi için benzer kelimeler ve anlamları
yürüyüşe çıkmayı seviyorum i like going for a walk
yürüyüşe çıkmayı seviyorum i enjoy going for a walk
yürüyüşe çıkmayı seviyorum i enjoy going hiking
eski şehirde bir yürüyüşe çıkmayı sevdik we loved to go for a walk in the old town
arkadaşlarla dışarı çıkmayı seviyorum i like going out with friends
başa çıkmayı seviyorum i like to deal with
dışarı çıkmayı seviyorum i love going out
alışverişe çıkmayı seviyorum love going shopping
dışarı çıkmayı seviyorum i enjoy going out
çıkmayı seviyorum i love dating
balığa çıkmayı seviyorum i love going fishing
yürüyüşe veya yürüyüşe on or about march
okumayı seviyorum i love reading
meydan okumayı seviyorum i like to be challenged
meydan okumayı seviyorum i like being challenged
okumayı seviyorum love reading
okumayı gerçekten seviyorum i really enjoy reading
meydan okumayı seviyorum i enjoy the challenge
okumayı seviyorum love for reading
meydan okumayı seviyorum i enjoy being challenged
ayrıca okumayı seviyorum i also love to read
okumayı seviyorum i enjoying reading
okumayı seviyorum ve like to read and
kitap okumayı seviyorum love to read books
hakkında kitap okumayı seviyorum i love read books about
dışarı çıkmayı severim i like going out
başa çıkmayı öğren learn to deal with
dışarı çıkmayı kabul etti agreed to go out
başa çıkmayı başardım i managed to cope
yola çıkmayı hedefliyor aims to set out
ortaya çıkmayı beklemek expect to emerge
dışarı çıkmayı tercih ederim i'd rather go out
başa çıkmayı öğrenir learns to cope
girip çıkmayı tercih etmek opting in and out
alışverişe çıkmayı severim i love to go shopping
başa çıkmayı tercih et prefer coping
çıkmayı seç select quit
dışarı çıkmayı planladım planned to go out
başa çıkmayı hedefliyoruz we aim to deal with
başa çıkmayı başardılar they managed to deal
bir seyahate çıkmayı düşünüyorum i'm thinking about taking a trip
başa çıkmayı öğrendim i learned to cope with
dışarı çıkmayı tercih et prefer going out
iki katına çıkmayı başardı managed to double sales
bir faaliyetten çıkmayı planlıyor plans to exit an activity
başa çıkmayı öğrenme deneyimi experience learning to cope
başa çıkmayı reddetme the refusal to deal with
başa çıkmayı reddediyor refuses to deal with
uzun yürüyüşlere çıkmayı severim i like to go for long walks
seni dünden daha çok seviyorum ama yarından daha az seviyorum i love you more than yesterday but less than tomorrow