| davet etmekte tereddüt etme |
do not hesitate to invite |
davet etmekte tereddüt etme terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| hakaret, kötüye kullanma, taciz etme, takip etme, tehdit etme veya ihlal etme |
defame, abuse, harass, stalk, threaten or otherwise violate |
| ziyaret etmekte tereddüt etmeyin |
do not hesitate to visit |
| taklit etmekte tereddüt |
hesitate to imitate |
| kabul etmekte tereddüt etmek yok |
have no hesitation in accepting |
| tavsiye etmekte tereddüt etmeyin |
not hesitate to recommend |
| teklif etmekte tereddüt etmeyin |
don't hesitate to propose |
| dahil etmekte tereddüt etmeyin |
do not hesitate to include |
| kontrol etmekte tereddüt etmeyin |
don't hesitate to check |
| kabul etmekte tereddüt |
hesitant to accept |
| kabul etmekte tereddüt |
hesitant to admit |
| tahmin etmekte tereddüt |
hesitate to predict |
| tavsiye etmekte hiç tereddüt etmiyor |
has no hesitation in recommending |
| kabul etmekte tereddüt |
hesitate to accept |
| onu tavsiye etmekte tereddüt etmem |
i would not hesitate to recommend him |
| kabul etmekte tereddüt |
hesitate to admit |
| davet etmekte ısrar etmek |
insist on inviting |
| tereddüt etme |
do not hesitate |
| tereddüt etme |
do no hesitate |
| tereddüt etme |
not hesitate |
| asla tereddüt etme |
never hesitate |
| temasa geçmekte tereddüt etme |
don't hesitate to get in touch |
| tereddüt etme |
don not hesitate |
| benimle iletişime geçmekte tereddüt etme |
don't hesitate contacting me |
| tereddüt etme |
do not hestitate |
| gelmekte tereddüt etme |
do not hesitate to come |
| bana sormakta tereddüt etme |
don't hesitate asking me |
| bana göndermekte tereddüt etme |
don't hesitate to send me |
| daha fazla tereddüt etme |
do not hesitate any longer |
| bana e-posta göndermekte tereddüt etme |
don't hesitate to email me |
| bana sormakta tereddüt etme |
don't hesitate in asking me |
| tereddüt etme |
do not hesitate that |
| tereddüt etme |
don hesitate |
| tereddüt etme |
dont't hesitate |
| tereddüt etme |
don't be hesitate |
| tereddüt etme anı |
moment of hesitation |
| tereddüt etme |
show no hesitation |
| daha fazla tereddüt etme |
do not hesitate more |
| davet et bizi davet et |
invite you t share it with us |
| karşılama ve davet etme |
welcoming and inviting |
| davet etme hakkı |
right to invoke |
| davet etme hakkı |
shall be entitled to invoke |
| sizi davet etme fırsatı |
opportunity to invite you |
| davet kabul etme |
accepting invitation |
| davet etme keyfi |
the pleasure of inviting |
| devam etmekte |
in progress |
| muhafaza etmekte |
upholding |
| devam etmekte olan gelişme |
ongoing development |
| şu an devam etmekte |
currently underway |
| devam etmekte |
are underway |
| yapım devam etmekte |
construction in progress |