| hakkında iddialarda bulunur |
makes claims about |
hakkında iddialarda bulunur terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| meşru iddialarda bulunur |
asserts legitimate claims |
| hakkında ciddi iddialarda bulunmak |
make serious allegations about |
| bir başvuruda bulunur ya da yanlış o içeren bir talepte bulunur |
submits an application or files a claim containing a false o |
| e yasaların öngördüğü şekilde temyizde bulunur ve meşruiyetini savunmak için istekte bulunur |
e appeals as envisaged by law, and file requests to defend his legitimate |
| iddialarda |
on claims |
| iddialarda bulunulur |
claims are made |
| iddialarda |
on allegations |
| yanlış iddialarda bulunmak |
making false claims |
| iddialarda yapılan değişiklikler |
amendments to the claims |
| iddialarda belirtildiği gibi |
set out in the pleadings |
| iddialarda |
in the pleadings |
| iddialarda bulunuldu |
claims have been made |
| yanlış iddialarda bulunmak |
make false allegations |
| iddialarda bulunuldu |
allegations have been made |
| büyük iddialarda bulunmak |
make big claims |
| iddialarda değişiklik |
amendment to claims |
| iddialarda bulunuldu |
claims were made |
| belirli iddialarda bulunmak |
to make certain claims |
| iddialarda bulunduğu iddia edildi |
alleged in the pleadings |
| iddialarda bulunacak |
will file claims |
| ayrıca iddialarda bulunuldu |
there were also allegations made |
| doğrulanmamış iddialarda bulunmak |
making unsubstantiated claims |
| iddialarda kendimizi savunmak |
defend ourselves in claims |
| kendimizi bu tür yasalar altındaki iddialarda savun |
defend ourselves in claims under such laws |
| iddialarda |
on claims that |
| iddialarda bulundu |
filed allegations |
| tıbbi iddialarda bulunun |
file medical claims |
| benzer iddialarda bulunmak |
make similar claims |
| iddialarda bulunmak |
take allegations |
| farklı iddialarda bulunuldu |
different claims made |
| iddialarda bulunuldu |
allegations were made that |
| aldatıcı iddialarda bulunmak |
make deceptive claims |
| nedensel iddialarda bulunmak |
making causal claims |
| iddialarda bulunabilir |
claims may be lodged |
| hakkında bulunur |
is located about |
| ilgilenen hükümetlere yolları ve araçları hakkında tavsiyelerde bulunur |
it advises interested governments on the ways and means of |
| hakkında yanlış iddiada bulunur |
makes a false claim about |
| hakkında tavsiyelerde bulunur |
advises on and provides |
| ne hakkında konuştuğunuz hakkında hiçbir fikrim yok |
no idea what you're talking about |
| hakkında herhangi bir şey hakkında |
about anything with |
| ne hakkında konuştuğu hakkında hiçbir fikrim yoktu |
i had no idea what he was talking about |
| çaresi bulunur |
remediable |
| çaresi bulunur |
superable |
| bulunur |
is located |
| iddiada bulunur |
lays claim |
| ile katkıda bulunur |
contributes with |
| hangi bulunur |
which is located |
| nerede bulunur |
where to find |
| içinde bulunur |
is contained within |
| aleyhinde tavsiyelerde bulunur |
advises against |