cinayet suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir

cinayet suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
cinayet suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir could face murder charges

cinayet suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir terimi için benzer kelimeler ve anlamları
cinayet suçlamasıyla on the charge of murder
cinayet suçlamasıyla on charges of murder
ikinci derece cinayet suçlamasıyla suçlandı charged with second-degree murder
kovuşturma ile karşı karşıya kalabilir may face prosecution
yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir may face sanctions
suçlamalarla karşı karşıya kalabilir could face charges
kovuşturma ile karşı karşıya kalabilir could face prosecution
sürgünle karşı karşıya kalabilir could face exile
eksikliği ile karşı karşıya kalabilir may face a shortage of
ağır cezalarla karşı karşıya kalabilir can face severe penalties
yargısız cinayet, cinayet ve katliam mağdurları victims of extrajudicial killings, homicides and massacres a
sapkınlık suçlamasıyla on charges of heresy
ihanet suçlamasıyla on treason charge
zimmet suçlamasıyla on charges of embezzlement
ihanet suçlamasıyla on charges of treason
suç suçlamasıyla on charges of crime
ayrımcılık suçlamasıyla on charges of discrimination
hakaret suçlamasıyla suçlandı was charged with misdemeanor
terör suçlamasıyla on terrorist charges
kendisine karşı tanıklarla karşı karşıya gelmek; sahip olmak to be confronted with the witnesses against him; to have
karşı gelen davalarla karşı karşıya faces lawsuits from
karşı cinayet işledi committed a murder against
kalabilir can be accommodated
kalabilir may remain
sende kalabilir you can keep it
kalabilir can remain
maruz kalabilir may be exposed
hamile kalabilir may become pregnant
isimsiz kalabilir you may remain anonymous
oynamak zorunda kalabilir might have to play
kalabilir might remain
geride kalabilir can get behind
maruz kalabilir can be exposed
hayatta kalabilir can survive
hayatta kalabilir are able to survive
hamile kalabilir might get pregnant
güvenmek zorunda kalabilir might have to rely on
ile kalabilir may remain with
sıkışıp kalabilir can get stuck
aynı kalabilir can remain the same
hayatta kalabilir may survive
isimsiz kalabilir may remain anonymous
uyuya kalabilir may fall asleep
memnun kalabilir may rest satisfied
hayatta kalabilir could survive
kalabilir may accommodate
içinde kalabilir that can be accommodated in
yerinde kalabilir can stay in place
dolmamış kalabilir may remain unfilled
durgun kalabilir may remain stagnant