zamana bağlı olarak

zamana bağlı olarak teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
zamana bağlı olarak with due regard for the time

zamana bağlı olarak terimi için benzer kelimeler ve anlamları
zamana bağlı olarak timed basis
uzay ve zamana bağlı olarak depending on space and time
zamana bağlı olarak depending on time availability
zamana bağlı time-bound
zamana bağlı time-dependent
zamana bağlı hedefler time-bound targets
zamana bağlı time dependant
zamana bağlı hedefler time-bound objectives
zamana bağlı eylem planı time-bound action plan
zamana bağlı tarz time-dependent manner
zamana bağlı strapped for time
zamana bağlı eylemler time-bound actions
zamana bağlı yol haritası time-bound roadmap
belirli, ölçülebilir, ulaşılabilir, gerçekçi ve zamana bağlı specific, measurable, achievable, realistic and time-bound
belirli, ölçülebilir, ulaşılabilir, ilgili ve zamana bağlı specific, measurable, achievable, relevant and time-bound
zamana bağlı önlemler time-bound measures
zamana bağlı hedefler time-bound goals
zamana bağlı plan time-bound plan
zamana bağlı işsizlik time-related underemployment
zamana bağlı program time bound programme
zamana bağlı doğa time-bound nature
zamana bağlı time depending
zamana bağlı bound by time
gerçek zamana bağlı real time dependent
zamana bağlı taahhütler time-bound commitments
zamana bağlı ihtiyaçlar time-bound needs
zamana bağlı artış time-dependent increase
zamana bağlı are time-bound
zamana bağlı göstergeler time bound indicators
zamana bağlı değişiklikler time-dependent changes
zamana bağlı destek time-bound support
zamana bağlı değişken time-dependent variable
zamana bağlı akıllı time-bound smart
belirli, ölçülebilir, ulaşılabilir, ilgili, zamana bağlı specific, measurable, achievable, relevant, time-bound
zamana bağlı proje time-bound project
zamana bağlı çerçeve time-bound framework
zamana bağlı süreç time-bound process
zamana bağlı veri time-dependent data
zamana bağlı bir şekilde a time-bound manner
zamana bağlı sürüm time-dependent release
zamana bağlı standartlar time-tested standards
somut, zamana bağlı eylem planları hazırlamak ve uygulamak prepare and implement concrete, time-bound action plans
zamana bağlı miras time-honored heritage
zamana bağlı durumlar time bound circumstances
zamana bağlı bir şekilde in a time dependent manner
zamana bağlı in touch with the times
devlet düzeyinde zamana bağlı mevzuat incelemesi yapmak conduct a time-bound review of legislation at state level
zamana bağlı bir plan a time-bound plan
zamana bağlı teslim delivering time bound
zamana bağlı ulusal hedefler time-bound national targets