üretken bir varlık

üretken bir varlık teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
üretken bir varlık a productive asset

üretken bir varlık terimi için benzer kelimeler ve anlamları
üretken ve üretken iş yükü productive and reproductive workload
üretken varlık productive entity
bir finansal varlık veya bir grup finansal varlık bozulmuş a financial asset or a group of financial assets is impaired
bir finansal varlık veya bir finansal varlık grubu a financial asset or a group of financial assets
varlık ve varlık yönetimi asset and wealth management
üretken bir gün a productive day
üretken bir hayat sürmek lead a productive life
üretken bir yazar a prolific writer
üretken bir şekilde çalışmak engage productively
üretken bir öksürük a productive cough
çok üretken bir gün very productive day
iki yılda bir üretken bicentennial productive
üretken bir yazardı was a prolific writer
üretken bir şekilde enfekte olmuş productively infected
üretken alandaki sorunları çözmek için bir araya gelin come together to solve problems in the productive sphere
daha üretken ve tatmin edici bir yıl geçirmeyi umuyorum. look forward to an even more productive and satisfying year.
üretken bir çalışma ilişkisine sahip olmak için sabırsızlanıyorum looking forward to have a productive working relationship
sağlıklı ve üretken bir yaşam hakkına sahipler they are entitled to a healthy and productive life
üretken bir tutum a productive attitude
üretken ve anlamlı bir yaşam. productive and meaningful life.
üretken bir katkı a productive contribution
anti-üretken anti-productive
olmayan üretken non-generative
üretken olmayan non-productive
üretken olmayan non-reproductive
üretken productive
üretken öksürük productive cough
üretken productively
üretken prolific
üretken generative
üretken gramer generative grammar
grup üretken group genitive
üretken varlıklar productive assets
toplam üretken bakım total productive maintenance
üretken sektör productive sector
üretken kal stay productive
üretken kullanım productive use
üretken zaman productive time
üretken arazi productive land
üretken yatırım productive investment
üretken verimlilik productive efficiency
üretken istihdam productive employment
üretken girdi productive input
üretken olmayan öksürük non-productive cough
üretken toplantı productive meeting
üretken sistem productive system
üretken iş productive work
üretken yaşam productive life
üretken aktivite productive activity
üretken çıktı productive output