uzun süre beklemek zorunda kaldı

uzun süre beklemek zorunda kaldı teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
uzun süre beklemek zorunda kaldı had to wait for a long

uzun süre beklemek zorunda kaldı terimi için benzer kelimeler ve anlamları
uzun süre beklemek zorunda değilsiniz don't have to wait long
beklemek zorunda kaldı had to wait
ve beklemek zorunda kaldı and had to wait
uzun kuyruklarda beklemek zorunda have to wait in long lines
uzun süre beklemek long soak
uzun süre beklemek long wait for
uzun süre beklemek waiting for long
çok uzun süre beklemek to wait a very long time
uzun süre beklemek long wait caused
çok uzun süre beklemek waiting far too long
uzun süre beklemek waiting for a long time
uzun süre beklemek to wait for long periods
uzun süre beklemek have long waiting
beklemek beklemek be waited on hand and foot
uzun süre dayanmak zorunda. bound to last a long time.
çok uzun süre hayatta kaldı survived so long
uzun süre gizli kaldı. concealed for long.
yapacak daha uzun süre kaldı i'd longer to do
çok uzun süre kaldı left too long
daha uzun süre kaldı stayed for longer
uzun süre kaldı has long resided
beklemek zorunda must expect
beklemek zorunda kalacak will have to wait
beklemek ve görmek zorunda have to wait and see
beklemek zorunda kalacak would have to wait
beklemek zorunda kaldım had to wait for
beklemek zorunda kaldım had to grab hold
beklemek zorunda forced to wait
beklemek zorunda kaldım i would had to wait
beklemek zorunda kalmadan without having to wait
beklemek zorunda kalmak being forced to wait
beklemek zorunda has to wait
beklemek ve görmek zorunda kalacağız we will have to wait and see
beklemek zorunda kaldım i have had to wait
insanlar beklemek zorunda people must wait
beklemek zorunda kalacaktı she would have had to wait
artık sırada beklemek zorunda değilsin you no longer have to wait in line
bu yüzden beklemek zorunda kalacağım so i will have to wait
onu beklemek zorunda kaldım had to wait for him
dışarıda beklemek zorunda kaldım had to wait outside
beklemek ve görmek zorunda kalacağız we'll just have to wait and see
daha az beklemek zorunda have to expect less
beklemek zorunda kalabilir might have to wait
neden beklemek zorunda kaldık why did we have to wait
bir süre beklemek stand for some time
bir süre beklemek a wait a while
bir süre beklemek a hold a till
zorunda kalmak zorunda forced into having to
zorunda kalmak zorunda kaldım i'd be forced to
zorunda olmak zorunda is forced to have