| olası veya sonuçta ortaya çıkabilecek hasarlardan sorumlu |
liable for any incidental or consequential damages |
olası veya sonuçta ortaya çıkabilecek hasarlardan sorumlu terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| sonuçta ortaya çıkabilecek hasarlardan sorumlu olmayacaktır |
shall not be liable for any consequential damage |
| sonuçta ortaya çıkan hasarlardan sorumlu |
responsible for consequential damages |
| olası veya dolaylı hasarlardan sorumlu olmak |
be liable for incidental or consequential damage |
| dolaylı veya olası hasarlardan sorumlu olmak |
be liable for any consequential or incidental damages |
| doğrudan, tesadüfi veya netice olarak ortaya çıkabilecek zararlardan sorumlu |
liable for any direct, incidental or consequential damages |
| veya sonuçta ortaya çıkan veya olası riskler için sorumluluk sınırlamaları |
or limitations of liability for consequential or incidental |
| meydana gelen hasarlardan sorumlu değil |
not responsible for damage occurring |
| olası, sonuçta ortaya çıkan, cezai olanlardan sorumlu olmak, |
be liable for any incidental, consequential, punitive, |
| özel, sonuçta ortaya çıkan veya olası zararlar |
special, consequential or incidental damages |
| örnek niteliğinde, sonuçta ortaya çıkan veya olası zararlar |
, exemplary, consequential or incidental damages |
| diğer olası veya sonuçta ortaya çıkan zararlar |
other incidental or consequential damages |
| sonuçta ortaya çıkan veya olası hasarlar |
any consequential or incidental damages |
| olası, dolaylı, özel veya sonuçta ortaya çıkan herhangi bir zarar |
any incidental, indirect, special or consequential damages |
| ortaya çıkabilecek herhangi bir hata veya yanlışlık için |
for any errors or inaccuracies that may appear |
| sonuçta ortaya çıkması durumunda size veya üçüncü taraflara karşı sorumlu olmak |
be liable to you or any third party for any consequential |
| olası sonuçta ortaya çıkan hasar |
potential consequential damage |
| dolaylı veya sonuçta ortaya çıkan kayıp veya hasar |
indirect or consequential loss or damage |
| doğrudan, dolaylı veya sonuçta ortaya çıkan kayıp veya hasar |
direct, indirect or consequential loss or damage |
| dolaylı veya sonuçta ortaya çıkan herhangi bir kayıp veya hasar için |
for any indirect or consequential loss or damage |
| dahil olmak üzere herhangi bir dolaylı veya sonuçta ortaya çıkan kayıp veya hasar |
any indirect or consequential loss or damage including |
| ortaya çıkabilecek sorunlar |
issues that may arise |
| ortaya çıkabilecek sorular |
questions that may arise |
| ortaya çıkabilecek sorunlar |
problems that may arise |
| ortaya çıkabilecek fırsatlar |
opportunities that may arise |
| ortaya çıkabilecek sorunlar |
problems that might arise |
| ne olursa olsun ortaya çıkabilecek sorun |
whatever problem may arise |
| ortaya çıkabilecek herhangi bir şüphe |
any doubt that may arise |
| ortaya çıkabilecek şüpheler |
doubts that may arise |
| ortaya çıkabilecek sorun |
problem that may arise |
| ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklar |
disputes that may arise |
| ortaya çıkabilecek sorular |
any questions that may arise |
| ortaya çıkabilecek soru |
question that may arise |
| ortaya çıkabilecek sorunlar |
any issues that may arise |
| ortaya çıkabilecek sorunlar |
problems that could appear |
| ortaya çıkabilecek her konuyu kapsar. |
cover every issue that may arise |
| ortaya çıkabilecek çatışma |
conflict that can arise |
| ortaya çıkabilecek tüm anlaşmazlıklar |
all disputes which may arise |
| ortaya çıkabilecek sorunlar |
issues that can arise |
| ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar |
needs that may arise |
| ortaya çıkabilecek sorular |
questions that might arise |
| ortaya çıkabilecek herhangi bir hasar |
any damage that might result |
| yorumda ortaya çıkabilecek herhangi bir sorun, başvuru |
any issue that may arise in the interpretation, application |
| ortaya çıkabilecek durumlar |
situations which can arise |
| ortaya çıkabilecek herhangi bir acil durum için |
for any emergency that may arise |
| ortaya çıkabilecek tuzaklar |
pitfalls that can arise |
| ortaya çıkabilecek bir şey |
something that might arise |
| ortaya çıkabilecek sorunları çözmek |
resolve problems that may arise |
| ortaya çıkabilecek kısıtlamalar |
constraints that may arise |
| ortaya çıkabilecek endişeler |
concerns that may come up |
| ortaya çıkabilecek çatışma |
conflict that may arise |