ulaşması beklenen

ulaşması beklenen teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
ulaşması beklenen which is expected to reach

ulaşması beklenen terimi için benzer kelimeler ve anlamları
ulaşması zor hard to reach
ulaşması zor difficult to reach
ulaşması en zor hardest to reach
ulaşması nedeniyle due to reach
ulaşması bekleniyor expected to reach
ulaşması muhtemel likely to reach
ulaşması his reach
ulaşması muhtemel is likely to reach
ulaşması zor çocuklar hard to reach children
ulaşması zor ulaşan reaching hard to reach
uygulamanın çeşitli sonuçlara ulaşması beklenebilir. a variety of outcomes might be anticipated from implementing
ulaşması kolay alan easy-to-reach area
ulaşması en zor olanı most difficult one to achieve
ulaşması zor in difficult to reach
ulaşması zor for hard to reach
iki tarafın da ulaşması durumunda if both parties reach
küçük çocukların ulaşması reach of small children
ulaşması yıllar years it took to reach
ama refahımızın ulaşması üzerine but on the reach of our prosperity
ulaşması engellendi prevented from reaching
ulaşması zor ulaşmak reach the hard-to-reach
ulaşması bekleniyor is expected to attain
seyir hızına ulaşması gerekir should reach a cruising speed
kişilerin ulaşması reach of persons
lifin ulaşması reach of the fiber
beklenen beklenen expected given
beklenen anticipated
beklenen awaited
beklenen expected
beklenen sıklık expected frequency
beklenen fayda expected utility
beklenen değer expected value
beklenen buydu it is expected
beklenen sonuçlar expected results
uzun zamandır beklenen long-awaited
beklenen to be expected
beklenen tasarruf anticipated savings
beklenen getiri expected return
merakla beklenen highly anticipated
beklenen tarih expected date
beklenen sonuçlar expected outcomes
beklenen yaşam expected life
beklenen tarihler pitted dates
çok beklenen much anticipated
makul bir şekilde beklenen reasonably expected
yaygın olarak beklenen widely expected
doğuşta beklenen yaşam süresi life expectancy at birth
beklenen teslim tarihi expected delivery date
hevesle beklenen eagerly awaited
beklenen zaman expected time