zaman gösterme bölgesi

zaman gösterme bölgesi teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
zaman gösterme bölgesi time display zone

zaman gösterme bölgesi terimi için benzer kelimeler ve anlamları
her zaman gösterme always showing
aday gösterme zaman çizelgesi timeline for nomination
her zaman simgeler göster, asla küçük resimler gösterme always show icons, never thumbnails
zaman zaman zaman time time time
ne zaman ne zaman ne zaman whenever whenever
her zaman zaman zaman değiştirilen each as amended from time to time
kur gösterme courtship display
az gösterme meiosis
gösterme pointing
aday gösterme predicate nominative
kendini gösterme self-realization
gösterme showing
güzel gösterme glamorization
gösterme unhide
aday gösterme komitesi nominating committee
aday gösterme çağrısı call for nominations
bunu bir daha gösterme don't show this again
yetişkinlere rıza gösterme consenting adults
rıza gösterme hereby consent
merhamet gösterme show no mercy
bir daha gösterme don't show again
aşağıyı gösterme pointing down
aday gösterme sözleşmesi nominating convention
gösterme do not show
aday gösterme komitesi nominations committee
rıza gösterme do hereby consent
makul bir özen gösterme exercise of reasonable diligence
bu mesajı bir daha gösterme don't show this message again
gösterme do not display
bu mesajı tekrar gösterme do not show this message again
bilgi gösterme derneği society for information display
aday gösterme ve kurumsal yönetim komitesi nominating and corporate governance committee
kaynak gösterme citing sources
sürekli çaba gösterme constantly striving
gösterme show don't tell
yol gösterme showing the way
gösterme in showing
rıza gösterme withhold its consent
ona yol gösterme prompting him
aday gösterme prosedürü nomination procedure
aday gösterme organı nominating body
aday gösterme danışma komitesi advisory committee on nominations
aday gösterme nominate candidates
inisiyatif gösterme showing initiative
faaliyet gösterme şeklimiz the way we operate
neden gösterme kuralı rule to show cause
gösterme eğilimi tend to show
iz gösterme show no sign
özen gösterme görevi duty of due care
rıza gösterme do not consent