| masanın iki tarafında |
either side of the table |
masanın iki tarafında terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| masanın diğer tarafında |
on the other side of the table |
| masanın alt tarafında |
underside of a table |
| masanın iki tarafı |
both sides of the desk |
| iki tarafında zararlı çıktığı |
cadmean |
| iki tarafında zararlı çıktığı savaş |
cadmean victory |
| her iki tarafında |
on either side |
| atlantik’in her iki tarafında |
on both sides of the atlantic |
| sınırın iki tarafında |
on both sides of the border |
| koridorun her iki tarafında |
on both sides of the aisle |
| parkurun iki tarafında |
either side of the track |
| okyanusun her iki tarafında |
on both sides of the ocean |
| tartışmanın her iki tarafında |
on both sides of the argument |
| göletin iki tarafında |
on both sides of the pond |
| sınırın iki tarafında |
on either side of the border |
| sınırın iki tarafında |
either side of the border |
| kağıdın her iki tarafında |
on both sides of paper |
| saatlerin iki tarafında |
on either side of the hours |
| sokağın iki tarafında |
either side of the street |
| atlantik’in iki tarafında |
on the two sides of the atlantic |
| plakanın her iki tarafında |
on both sides of the plate |
| konunun her iki tarafında |
on both sides of the issue |
| ağzın her iki tarafında |
on both sides of the mouth |
| boynun iki tarafında |
on either side of the neck |
| koridorun her iki tarafında |
on either side of the aisle |
| göletin iki tarafında |
either side of the pond |
| sınırın iki tarafında |
on both sides of a border |
| onun iki tarafında |
on either side of him |
| iki tarafında durmak |
standing on either side of |
| demiryolunun her iki tarafında |
on both sides of the railway |
| masanın üstünde |
on the table |
| masanın altında |
under the table |
| masanın altında |
under-the-table |
| masanın etrafında |
around the table |
| masanın başı |
head of the table |
| masanın karşısında |
across the table |
| masanın üzerinde |
over the table |
| masanın başında |
at the head of the table |
| masanın üstünde |
is on the table |
| senin masanın üstünde |
on your desk |
| masanın üstü |
top of the table |
| masanın sonunda |
at the end of the table |
| masanın arkasında |
behind the desk |
| masanın üstüne |
back on the table |
| masanın sonu |
end of the table |
| masanın döşenmesi |
laying the table |
| masanın altındaki para |
money under the table |
| masanın altında ödeme |
paid under the table |
| masanın karşısında |
across the desk |
| masanın üstünde |
on your table |
| masanın üzerinden ulaşmak |
reach across the table |