| acil bir durumla baş etmek için |
to deal with an emergency |
acil bir durumla baş etmek için terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| durumla baş etmek |
to deal with the condition |
| durumla baş edebilmek için |
in order to cope with the situation |
| acil bir durumla başa çıkmak |
dealing with an emergency |
| acil bir durumla başa çıkmak |
handle an emergency |
| acil bir durumla karşılaşmak |
encounter an emergency |
| herhangi bir acil durumla |
with any emergency |
| acil bir durumla karşı karşıya kaldınız |
you are faced with an emergency |
| herhangi bir acil durumla başa çıkmak |
dealing with any emergencies |
| acil bir durumla karşı karşıya |
encountering an emergency |
| acil bir durumla başa çıkmak |
coping with an emergency |
| acil durumla tanışmak |
meet contingency |
| acil durumla ilgilenmek |
deal with an emergency situation |
| acil durumla yüzleşmek |
confront an emergency |
| acil durumla ilgili |
emergency-related |
| acil durumla tanış |
meet the emergency |
| acil durumla başetme |
handling an emergency |
| acil durumla yüzleşmek |
confront emergency |
| acil durumla ilgili göç |
emergency-related migration |
| acil durumlarla baş etmek |
to cope with emergencies |
| derin, sıkı bas üretimi için hassas şekilde ayarlanmış bas boruları |
precisely tuned bass pipes for deep, tight bass reproduction |
| bir durumla karşılaşmak |
encounter a situation |
| bir durumla başa çıkmak |
cope with a situation |
| sunucu, beklenmeyen bir durumla karşılaştı ve |
the server encountered an unexpected condition which prevent |
| zor bir durumla uğraşmak |
deal with a difficult situation |
| zor bir durumla başa çıkmak |
dealing with a difficult situation |
| bir durumla başa çıkmak |
dealing with a situation |
| böyle bir durumla başa çıkmak |
deal with such situation |
| bir durumla karşı karşıya |
facing a situation |
| bir durumla karşı karşıya |
confronted with a situation |
| bir durumla karşı karşıya |
are faced with a situation |
| beklenmedik bir durumla karşılaştı |
encountered an unexpected condition |
| zor bir durumla karşılaştığında |
when faced with a difficult situation |
| tehlikeli bir durumla sonuçlanır. |
result in a hazardous situation. |
| zor bir durumla karşı karşıya |
face a difficult situation |
| bir durumla sunulmak |
be presented with a situation |
| altta yatan bir durumla ilişkili |
associated with an underlying condition |
| ciddi bir ekonomik durumla karşı karşıya |
faced a severe economic |
| bir durumla karşı karşıya |
faces a situation |
| bir durumla sınırlı |
limited to one occasion |
| durumla ilgili bir güncelleme |
an update regarding the situation |
| böyle bir durumla karşı karşıya |
face such situation |
| beklenmedik bir durumla karşılaşırsanız |
if you experience unexpected |
| bir durumla başa çıkmak |
handling a situation |
| bir durumla sonuçlandı |
have resulted in a situation |
| bir durumla karşı karşıya |
faced with a situation |
| öngörülemeyen bir durumla ilgili maliyetler |
costs associated with an unforeseen situation |
| böyle bir durumla başa çıkmak |
to cope with such a situation |
| böyle bir durumla karşılaşmak |
encounter such a situation |
| kritik bir durumla karşı karşıyaydım |
i was facing a critical situation |
| bir durumla yüzleşmek |
to confront a situation |