öngörülen anlaşma

öngörülen anlaşma teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
öngörülen anlaşma envisaged agreement

öngörülen anlaşma terimi için benzer kelimeler ve anlamları
öngörülen anlaşma agreement set forth
öngörülen anlaşma purported agreement
öngörülen anlaşma anticipated agreement
bu anlaşma kapsamında öngörülen foreseen under this agreement
bu anlaşma kapsamında öngörülen contemplated under this agreement
anlaşma ile öngörülen prescribed by the agreement
anlaşma ile öngörülen contemplated by the agreement
anlaşma uyarınca öngörülen stipulated under the agreement
için öngörülen anlaşma the settlement provided for
anlaşma yapmak veya anlaşma yapmak make or break deal
anlaşma şartı ve anlaşma stipulation and agreement of settlement
öngörülen envisioned
öngörülen foreseen
öngörülen aralık presphygmic interval
öngörülen pencere projected window
öngörülen stipulated
öngörülen provided for
kanunla öngörülen prescribed by law
öngörülen detaylar prescribed particulars
öngörülen birim kredi yöntemi projected unit credit method
öngörülen değer predicted value
öngörülen maliyet deemed cost
öngörülen büyüme projected growth
öngörülen tarih anticipated date
öngörülen satışlar projected sales
öngörülen tarih intended date
işbu sözleşmede öngörülen contemplated hereby
öngörülen ihlal anticipatory breach
mezuniyet için öngörülen prescribed for graduation
öngörülen bilanço projected balance sheet
öngörülen maliyet projected cost
öngörülen ders prescribed course
öngörülen hükümler provisions set forth
öngörülen gelecek envisioned future
öngörülen zaman prescribed time
öngörülen nakit akışı projected cash flow
öngörülen sınıf purported class
öngörülen tarih projected date
öngörülen süre prescribed period
öngörülen tedavi prescribed treatment
öngörülen şekilde in the manner prescribed
öngörülen gelir projected income
öngörülen not predicted grade
öngörülen ölçüde to the extent set forth
öngörülen gelir projected revenue
öngörülen östrojen unopposed estrogen
öngörülen gelir income foregone
öngörülen prosedür prescribed procedure
öngörülen değil not envisaged
burada öngörülen contemplated herein