son giren ilk çıkar

son giren ilk çıkar teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
son giren ilk çıkar last-in, first-out

son giren ilk çıkar terimi için benzer kelimeler ve anlamları

ilk giren ilk çıkar first-in, first-out
ilk giren ilk çıkar first in first out
ilk giren ilk çıkar first in first out basis
ilk giren ilk çıkar yöntemi first in first out method
ilk giren ilk çıkar on a first in first out basis
ilk giren ilk çıkar fifo first in first out
ilk giren ilk çıkar ilkesi first in, first out principle
ilk giren ilk çıkar sistemi first in first out system
ilk giren ilk çıkar firstb in first out
ilk giren ilk çıkan last in first out
ilk giren ilk çıkan sistem a first in first out system
ilk giren adam first-in-man
ilk giren first entering
piyasaya ilk giren first placing on the market
ilk giren first entrant
piyasaya ilk giren için for the first placing on the market
ilk giren tüm first-in-all
ilk sona erme ilk çıkar first expiry first out
son giren recent entrants
son zamanlarda yürürlüğe giren yasa recently enacted law
yürürlüğe giren son giriş final entry into force
dilma rousseff giren en son anketlere liderlik ediyor dilma rousseff is leading the most recent polls entering
tadını çıkar o tadını çıkar enjoy o enjoy it
çıkar çıkar take take out
ilk savaşta, ilk barışta ve ilk memleketinin gönlünde first in war, first in peace, and first in the hearts of his countrymen
zincir reaksiyona giren kazık chain-reacting pile
çapraz reaksiyona giren aglütinin cross-reacting agglutinin
direkt reaksiyona giren bilirubin direct reacting bilirubin
indirekt reaksiyona giren bilirubin indirect reacting bilirubin
araya giren dizi intervening sequence
giren kimse intrant
koyun kılığına giren kurtlar wolves in sheep's clothing
giren tomurcuklar gemmae
araya giren yıllar intervening years
giren ve çıkan incoming and outgoing
araya giren yıllarda in the intervening years
araya giren parti intervening party
araya giren faktörler intervening factors
araya giren olaylar intervening events
araya giren taraflar intervening parties
potansiyel giren potential entrants
erken giren early entrant
yürürlüğe giren değişiklik post-effective amendment
araya giren değişkenler intervening variables
listeye giren adaylar shortlisted applicants
bu siparişin kapsamına giren mallar the goods covered by this order
rezonansa giren that resonate with
giren su water entering
reaksiyona giren madde reacting substance
araya giren aylar intervening months