perceived incompatibility

perceived incompatibility teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
perceived incompatibility algılanan uyumsuzluk

perceived incompatibility terimi için benzer kelimeler ve anlamları
incompatibility uyumsuzluğu
rh incompatibility rh uyumsuzluğu
abo incompatibility uyumsuzluk
declaration of incompatibility uygunsuzluk beyanı
rhesus incompatibility rhesus uyumsuzluğu
chemical incompatibility kimyasal uyumsuzluk
self-incompatibility kendi uygun olmama
on the grounds of incompatibility uyumsuzluk gerekçesiyle
blood group incompatibility kan grubu uyumsuzluğu
incompatibility of functions işlevlerin uyumsuzluğu
blood incompatibility kan uyuşmazlığı
browser incompatibility tarayıcı uyumsuzluğu
on the ground of incompatibility uyumsuzluk temelinde
incompatibility problems uyumsuzluk problemleri
law on incompatibility uyumsuzluk kanunu
incompatibility with uyumsuzluk
incompatibility of office ofis uyumsuzluğu
d. blood incompatibility d. kan uyuşmazlığı
product incompatibility ürün uyumsuzluğu
in case of incompatibility uyumsuzluk durumunda
has not incurred in any of the causes of incompatibility or uyumsuzluk nedenlerinden herhangi birinde oluşmamışsa veya
time incompatibility zaman uyumsuzluğu
system incompatibility. sistem uyumsuzluğu.
ground of incompatibility uyumsuzluk zemini
grounds of incompatibility uyumsuzluk gerekçesi
potential incompatibility potansiyel uyumsuzluk
declaring not making any legal incompatibility, and commit t yasal bir uyumsuzluk yapmamak ve ilan etmek
mutual incompatibility karşılıklı uyumsuzluk
incompatibility with various substances çeşitli maddelerle uyumsuzluk
under any event of inability or incompatibility herhangi bir yetersizlik veya uyumsuzluk durumunda
on grounds of its incompatibility uyumsuzluğundan dolayı
leads to incompatibility uyumsuzluğa yol açar
incompatibility regime uyumsuzluk rejimi
perceived algılanan
perceived noise decibel algılanan gürültü desibel
perceived value algılanan değer
perceived risk algılanan risk
perceived need algılanan ihtiyaç
perceived threat algılanan tehdit
self-perceived kişinin algıladığı
perceived quality algılanan kalite
real or perceived gerçek veya algılanan
is perceived algılanmak
perceived benefits algılanan fayda
perceived exertion algılanan efor
actual or perceived gerçek veya algılanan
be perceived algılanmak
widely perceived yaygın olarak algılanan
perceived conflict algılanan çatışma
perceived lack algılanan eksiklik