a relatively high incidence

a relatively high incidence teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
a relatively high incidence nispeten yüksek bir insidans

a relatively high incidence terimi için benzer kelimeler ve anlamları
high incidence yüksek insidans
a high incidence of yüksek oranda
experience a high incidence yüksek insidansı tecrübe etmek
there is a high incidence of yüksek insidansı var
characterized by a high incidence yüksek insidans ile karakterize
with a high incidence of görülme sıklığı yüksek olan
high poverty incidence yüksek yoksulluk insidansı
high incidence of natural disasters doğal afetlerin görülme sıklığı
high incidence of diseases yüksek hastalık insidansı
high incidence of low düşük insidansı
high incidence of migration yüksek göç insidansı
high incidence of low levels düşük seviyelerin yüksek görülme sıklığı
have a high incidence insidansı yüksek
a very high incidence çok yüksek bir insidans
with high incidence insidansı olan
high incidence of crime yüksek suç oranı
a mission with high incidence of endemic endemik insidansı yüksek bir misyon
resulting in a high incidence yüksek insidans ile sonuçlanır
very high incidence çok yüksek insidans
continued high incidence yüksek insidansı devam
relatively high nispeten yüksek
relatively high level nispeten yüksek seviye
relatively high inflation nispeten yüksek enflasyon
relatively high temperature nispeten yüksek sıcaklık
relatively high cost nispeten yüksek maliyet
relatively high rates nispeten yüksek oranlar
relatively high capacity nispeten yüksek kapasite
relatively high unemployment nispeten yüksek işsizlik
relatively high-quality nispeten yüksek kaliteli
relatively high net nispeten yüksek net
relatively high prices nispeten yüksek fiyatlar
from relatively high levels nispeten yüksek seviyelerden
relatively high return nispeten yüksek getiri
relatively high minimum nispeten yüksek minimum
relatively high sales nispeten yüksek satışlar
is relatively high cost nispeten yüksek maliyet
had relatively high rates nispeten yüksek oranlara sahipti
at a relatively high level nispeten yüksek düzeyde
with relatively high purchasing power nispeten yüksek satın alma gücü olan
relatively high demand nispeten yüksek talep
the relatively high prevalence of nispeten yüksek prevalansı
relatively high production costs nispeten yüksek üretim maliyetleri
of a relatively high standard nispeten yüksek bir standardın
its relatively high nispeten yüksek
relatively high wages nispeten yüksek ücretler
angle of incidence geliş açısı
incidence oran
plane of incidence geliş düzlemi
incidence rate görülme oranı
cumulative incidence birikimli insidans