Goca
Sözlük
kan oluşturan doku
kan oluşturan doku
teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı
Türkçe
İngilizce
kan oluşturan doku
blood forming tissue
kan oluşturan doku terimi için benzer kelimeler ve anlamları
kan ve kan oluşturan organlar
blood and blood forming organs
kan oluşturan organlar
blood forming organs
kan oluşturan hücreler
blood forming cells
kan oluşturan kök hücreler
blood-forming stem cells
doku doku
tissue-tissue
doku ve kan örnekleri
tissue and blood samples
doku mühendisliği kan damarları
tissue engineered blood vessels
kan nakli, kan
transfusion, blood
kan ve kan
blood and gore
kan-kan teması
blood to blood contact
kan ve kan ürünleri
blood and blood products
kan damarlarındaki kan pıhtıları
blood clots in the blood vessels
kan veya kan ürünleri
blood or blood products
kan ve kan bileşenleri
blood and blood components
kan damarlarının kan pıhtısı ile bloke edilmesi
blocking of blood vessels by blood clots
hayvansal kaynaklı kan ve kan ürünleri
blood and blood products of animal origin
kan grubu ve kan
type and cross blood
beyaz kan sayımı kırmızı kan
white blood count red blood
kan ve kan ürünleri sağlanacak
blood and blood products will be provided
bu oksijen bakımından zengin kan, yeni kan damarlarının oluşmasına yardım eder.
this oxygen-rich blood helps form new blood vessels, which h
asit oluşturan
acid-forming
sömürge oluşturan ülke
colonizer
delta oluşturan
deltaic
tek sesi oluşturan iki harf
digraph
yüklem oluşturan sıfat
predicate adjective
yüklem oluşturan isim
predicate noun
dış açı oluşturan iki siper
redan
kendinden oluşturan
self-constituting
irin oluşturan
suppurative
örtü oluşturan
tectorial
koloni oluşturan birimler
colony forming units
oluşturan parçalar
constituent parts
ile tezat oluşturan
contrasted with
kısım oluşturan
forming part
sulu film oluşturan köpük
aqueous film forming foam
kendinden oluşturan
self-forming
oluşturan
as constituting
tehdit oluşturan
threats posed by
oluşturan malzemeler
constituent materials
çift oluşturan
geminal
koloni oluşturan
colony-forming
oluşturan olarak
as forming
balçık oluşturan
slime-forming
bu çizgiyi oluşturan hücreler
cells that line
böylece oluşturan
thus constituting
zar oluşturan
membrane-forming
nokta oluşturan
spot-forming
yığın oluşturan müshil
bulk-forming laxative
alışkanlık oluşturan ilaçlar
habit-forming drugs
oluşturan bileşen
forming component